Dünyanın en güzel çiçeklerini getirmek isterdim önüne… En soğuk iklimlerin şebboylarını, krizantemlerini, nergislerini, atlaslarını. Bataklıkların prensesleri, pembe, beyaz, kırmızı açelyalarını, yağmur ormanlarının zarif lotuslarını. Yüksek dağların mavi anemonlarını, kayalıkların siklamenlerini. Japon bahçelerinin kartpostallar kadar güzel, narin sakuralarını, ilkbaharın kırılgan ve mis kokulu müge çiçeklerini, şımarık şakayıklarını, romantik leylaklarını. Yaz mevsiminin gururlu ve asil ortancalarını, sonbaharın şık ve elegan aster çiçeklerini.
Hiç birisi kesmezdi beni, hiç birisi yetmezdi yine de. Baba kokusu, baharın müjdecisi frezyalardan daha hoştur bir kız evlat için. Babanın rengi daha çekicidir orkidelerin renginden. Kalbin en güzel misafirleri en renkli buketleridir onlar.
Çocukluğumuzun Süpermen’leri, masallarımızın kahramanları, idollerimiz, şövalyelerimiz, bizim için değirmenle dövüşen Don Kişot’larımız. Kral babalarımız…
Bir sığınaktır baba, yüreğin en fırtınalı gecelerinde içine saklanıp, sindiğimiz. Topraktır; dolup dolup taştığımız, yeniden yeşerip açtığımız, ölüp ölüp dirilip, tekrar doğduğumuz. En güzel müziktir baba, kimine göre klasik, kimine göre konçerto, bazen türkü, bazen ney, bazen arp, ama hep aşk dolu. Kitaptır baba, hiç bitmeyen, hiç anlaşılamayan, okudukça okunası, her sayfası başka bir hikaye olan, yüzündeki her çizgi bir dünyaya bedel. Güçtür baba. Dağdır; sırtını dayadığın, dik durduğun, gökyüzüne uzanan, oksijenin bitmediği, soluklandığın, hayat bulduğun yerdir, içinden ırmaklar akan cennetindir baba. Sevgidir, sabırdır, fedakarlıktır.
Hayatla haşır neşir olmak, hemhal olmak, onunla mesafeli olmak, onu tanımak baba evinde, baba sıcaklığında, ilk evcilik oyunlarında başlayan, ölene dek sürecek olan hayranlığımız, kıskançlığımız, onunla başlayan şımarıklığımız, onu aradığımız, bulduğumuz ya da bulamadığımız eşlerimiz, hayat arkadaşlarımız. Onu ararız her yer yerde, her erkekte. Onun verdiği karşılıksız sevgiyi, güveni, desteği, gücü, fedakarlığı. Özlemimiz ona ve ona yakın olduğumuz çocukluğumuzadır.
Maddi manevi her şey yaşamdaki ve içimizdeki ve moral dünyamızı kuran ve şekillendiren, bizde yeniden hayat bulan babamızın aklımıza yazdığı sözler ve kalbimize çizdiği şekiller değil de nedir? Adımdan şerefimden başka mirasım yok, duvarlar dolusu kitaplarımdan başka bir şey bırakamam sana, ama sen okumalısın, mutlaka okumalısın diyen ve sırtındaki ceketini hatırlamıyorum ama alyansını sattığını bildiğim, gündüz öğretmenlik, gece şöförlük, hafta sonu duvar boyacılığı, bayramlar da pazarcılık, yaz tatilleri taban tahtası çakan bir gizli kahramanın kızı olmak ne büyük bir onur
Henüz 17 yaşını bitirmemiştim, eczacılık fakültesini kazandığımda. Vinleks bavulumun içine doldurduğum bir kaç parça eşya ve annemin hazırladığı yolluklarla, ilk trene atlayıp İzmir’e geldik. Fuar alanında, annem, babam ve ben, birlikte bir kaç saat zaman geçirdikten sonra, Alsancak Garı’na kadar yürüdük. Bu ailemden kimsenin yanımda olmayacağı, tanıdığım hiç kimsenin benimle olmayacağı, meçhule gidecek ilk yolculuğum olacaktı henüz. Babam, Bornova’ya kadar gidecek tren için biletimi aldı ve bana verdi. Bavulumla birlikte beni vagonun içine, oturacağım yere kadar götürdü ve bavulumu yukarıya yerleştirdi. “Kızım” dedi. ” Bu trenin son durağı Bornova. Orada ineceksin. İnince, tam sağ tarafta kalacağın yurdu göreceksin. Hayatın şimdi başlıyor! Korkma! Sana nasıl öğrettim ise, işte öyle yaşa! Sana nasıl örnek oldum ise, sen de onu yap! yolun açık olsun!”
Beni alnımdan öptüğünü( o zaman babalar çok sık öpmezdi, ve yanaktan öpmezdi) ve trenden inip, bana dışarıdan el salladığını hala hatırlıyorum ve hiç unutmadım…
Hayatım o zaman başlamıştı…
Bana öğrettiğin gibi yaşadım baba! Bana örnek olduğun gibi…
Senin kızın olmak bir ayrıcalıktı! Sana layık olmak için yaşadım. Seni haketmek için! Seni hep sevmek için yaşadım…
Seni seviyorum baba!..
Mukaddes Pekin Başdil
Araştırmacı-Yazar
Tükendi
Dikkat: Tükenmek üzere!
Availability date:
uyanış aydınlanma mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes mukaddes mukaddes ruhsal rehber kolektif bilinç farkındalık hazartandoğan hakanyedican hakanyılmazçebi abdullahcanıtez bülentgardiyanoğlu ozanpartal sevildeniz cananbekdik cenksabuncuoğlu Bülent Gardiyanoğlu Çağrı Dörter Deniz Egece Zehirli Mikrofon Halil Ata Bıçakçı Erhan Kolbaşı Hasan Hüsnü Eren Prof. Dr. Gazi Özdemir Anette Inserberg Hakan Yedican Ferhat Atik Mustafa Kurnaz Kubilay Aktaş Hazar Tandoğan Alişan Kapaklıkaya Canten Kaya Şanal Günseli Haluk Özdil Binnur Duman Tuna Tüner Eray Hacıosmanoğlu Serpil Ciritci İlhan Berat Yılmam Teoman Karadağ Dr. Ramazan Kurtoğlu Abdullah Çiftçi Abdullah Canıtez Lemurya MU