Bir zamanlar Hindistan’da bir bilge kral varmış. Bu kral daha önce yaşamış insanlara ait her şeyi bilmek istiyormuş.

“Bana dünyanın tarihini yazın, nasıl ve neler yaşadıklarını yazın” diye buyurmuş ve beş yıl zaman vermiş vezirlerine.

Vezirler Hindistan’daki bütün bilge ve akıllı adamları toplayıp dünya tarihini yazdırmışlar…
Aradan beş yıl geçmiş. Vezirler sonsuz uzunlukta bir fil kervanıyla çıkıp gelmişler kralın karşısına. Her filin sırtında kocaman bir heybe, her heybenin içinde onlarca cilt kitap…

“Buyruğunuz üzre, bu dünya tarihini beş yılda yazıp bitirdi bilgelerimiz ” demiş baş vezir.
“Benimle alay mı ediyorsunuz?” diye kükremiş kral.” Ömrüm bunların onda birini okumaya yetmez!”
Ve onlara bir yıl daha süre vermiş, kısaltıp özetleyip getirmeleri için…

Bu kez on fillik bir kervan ve her filde bir heybenin içindeki onlarca cilt kitapla kralın huzuruna çıkmışlar.

Kral öncekinden daha fazla öfkelenmiş. “Yarına kadar” demiş “Eğer yarına kadar bana insanın tarihini anlatıp bir çırpıda özetleyecek bir şeyle gelmezseniz başınız gider!”

Ertesi gün içlerinden en yaşlı ve en bilge olanı kralın karşısına çıkmış. Krala küçük bir kutu uzatmış. “Ey büyük kralımız! Tüm insanlık tarihinde yaşanmış en güzel özeti burada bulacaksınız!” demiş kısık bir sesle…
Kral kutuyu açmış, küçük bir parşömen üzerinde şöyle yazıyormuş:

“DOĞDULAR, YAŞADILAR VE ÖLDÜLER…”
Pers Kralı Darius, MÖ 330’da Büyük İskender’e yenik düşüp de idam tahtasına çıkarken şöyle der: “Ben çok güçlüyüm ve zenginim! Hiç ölmem sanmıştım! Oysaki gerçekten zengin mi güçlü mü olduğunu insan sonuna bakmadan göremezmiş…”

Darius’u da yenik düşürüp Hindistan’a kadar yayılan Büyük İskender, hayret verici bir dizi fetihlerle muhteşem bir imparatorluk kurmuştur. Başka hiç bir kral antik dünyada böylesine geniş bir coğrafyada egemenlik kuramamıştır. Yunanistan, Mısır, Suriye, Mezopotamya ve Pers İmparatorluğu. Dünyanın hakimi olmuş bir imparator Hindistan dönüşünde Ülkesinden çok uzakta, Babil’de, “malarya” sivrisineklerinden bulaşan bir hastalıktan ölür.

Ölmeden önce bir gün Büyük İskender vezirlerini toplamış ve öldükten sonra cenaze merasiminin kendi istediği şekilde yapılmasını vasiyet etmiş. Ülkesinin dört bir yanından tebaasından insanların çağrılmasını, cenazesinin önünden askerlerinin silahlarıyla yürümesini, cenazenin sağından alimlerin kitaplarıyla yürümesini, sol tarafından zenginlerin mallarıyla yürümesini, cenazenin arkasından ise fakirlerin ve garibanların gözyaşı ve dualarıyla yürümesini istemiş…

“Sağ elime bir altın küre verin, sol elimi ise boş bırakın taa ki mezara kadar” demiş.

Vezirler Büyük İskender’in bu arzusuna çok şaşırmış ve bir anlam verememişler. Bunu bilse bilse bilge Diyojen bilir demişler ve Diyojen’e gitmişler. Vezirleri dinleyen Diyojen demiş ki:”İskender’in ne kadar büyük olduğunu bir kez daha anladım. Cenazenin önünden yürüyen askerler ölümüne silahlarıyla dahi engel olamadılar! Sağından yürüyen alimler ölümüne kitaplarıyla dahi engel olamadılar. Solundan yürüyen zenginler ölümüne mallarıyla dahi engel olamadılar. Arkasından yürüyen fakirler ve garipler gözyaşı ve dualarıyla dahi engel olamadılar. Sağ elindeki altın küre ise bu dünyada sahip olabileceği herşeye sahip olduğunu. Sol elinin boş olması ise; Bu dünyaya ELİ BOŞ geldim, BU DÜNYADAN ELİ BOŞ GİDİYORUM” demektir…

Büyük İskender’in bile ötesinde bir kral- peygamber olan, bir çok olağanüstülüklere sahip olan, rüzgarlar ve cinler bile onun buyruğunda olan Hz. Süleyman var…

Bütün hayvanlar onu dinlermiş, kuş dilini bile bilirmiş. Kimsenin sahip olamayacağı bir servete ve güce, cinlerden ve insanlardan oluşan bir orduya sahipmiş. Yediyüz karısı ve üçyüz cariyesi varmış. 40 yıl krallık yaptı. Çok uzun yaşadı ama bir gün asasına dayanıp dikilirken öldü. 3 gün öylece kaldı. 3 gün sonra bir ağaç kurdu asasını kemirince öldüğü anlaşıldı…İskender’in ölümüne bir sivrisinek, Hz Süleyman’ın düşmesine bir ağaç kurdu neden olmuştu.

Ünlü antik Yunan şairi ve filozofu Solon tam 80 yıl yaşamıştır ve ölmeden önce etrafına toplanıp ona hayatı sorarlar, hayata dair ne hissettiğini: “Doğduğumu hatırlamıyorum! Arası kocaman bir boşluk ve hiç! Hatırladığım tek şey ise: Şu an ölmekte olduğum!!!”

Kimin bir saat sonra ölmeyeceğine dair kontrat ve garantisi var?
Kim sonsuza dek kalacak ve yaşayacak bu dünyada?
Hangi akıl tutulmasıyla çocukları yaşlıları kadınları insanları öldürüyoruz para için, petrol için, toprak için, iktidar için?

İskender’e Süleyman’a kalmayan dünya sana mı kalacak???
Sana mı kalacak İSRAİL???

Mukaddes Pekin Başdil

Araştırmacı-Yazar

Kaynak: Denizli Haber

uyanış aydınlanma mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes mukaddes mukaddes ruhsal rehber kolektif bilinç farkındalık hazartandoğan hakanyedican hakanyılmazçebi abdullahcanıtez bülentgardiyanoğlu ozanpartal sevildeniz cananbekdik cenksabuncuoğlu Bülent Gardiyanoğlu Çağrı Dörter Deniz Egece Zehirli Mikrofon Halil Ata Bıçakçı Erhan Kolbaşı Hasan Hüsnü Eren Prof. Dr. Gazi Özdemir Anette Inserberg Hakan Yedican Ferhat Atik Mustafa Kurnaz Kubilay Aktaş Hazar Tandoğan Alişan Kapaklıkaya Canten Kaya Şanal Günseli Haluk Özdil Binnur Duman Tuna Tüner Eray Hacıosmanoğlu Serpil Ciritci İlhan Berat Yılmam Teoman Karadağ Dr. Ramazan Kurtoğlu Abdullah Çiftçi Abdullah Canıtez Lemurya MU