Yeni dünya düzeninin, mandacılığın, emperyalizmin, sömürgeciliğin yeni adı “küreselleşme”, “globalleşme” politikası, son yıllarda siyasal, sosyal, toplumsal, kültürel sömürgeleşme şeklinde hız kazandı. Bu yeni adıyla sanki yeni bir şeymiş, iyi bir şeymiş gibi gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelere enjekte edildi.Medya, basın, sinema, müzik ve eğlence sektörü tam gaz bizi uyuşturmaya, uyutmaya, tüketmeye, satın alma davranışımızı etkilemeye, tek çeşit düşünmeye, hatta mümkünse düşünmemeye, ikna etme araçları haline geldi. Sağlık, kadın, ilaç bile modanın malzemesi, sermayenin malzemesi haline geldi.

1914’e kadar, sömürgecilikte liderliği kaptırmayan İngiltere’den sonra, hegemonya ABD’ye geçti.
Ama asıl sömürücü, devlet içinde devlet olan “konsül” dü.

Bu konsülün ve dünyayı yönetenlerin başında gelen “Rothschild Evi” denilen dünyanın en büyük bankasının sahibi (ki daha sonra Federal Rezerv adıyla Amerikan dolarını basacak kuruluşun sahibi olacaktı) Baba Rothschild, 5 oğlunu, 5 ayrı ülkeye yerleştirdi. Paris, Londra, Viyana, Frankfurt ve Napoli. Artık Rothschild’lerin milliyeti ve ülkesi yoktu.

Bütün Avrupa’ya hakim oldular. Krallar ve başkanlar onların kontrolü ve izni olmadan hiç bir şey yapamıyordu artık.Petrol kralı, afyon ticareti kralı, elmas kralı, silah ticareti kralı oldular. Onların kontrolü olmadan kimse kral, başbakan, cumhurbaşkanı, bakan olamıyordu artık.Dünya, olayların perde arkasını bilmeyen insanların sandığı kişilerden çok daha farklı kişiler tarafından yönetilmekteydi.

Amerika eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger: “Küreselleşme Amerikan Hegemonyası’nın öteki adıdır” demiş olsa bile, gerçekte küresel sermaye imparatorluğunun, maskelenmiş adıydı bu…

Güney Afrika elmas kralı CecilRhodes (ki ölmeden önce tüm mal varlığını Rothschild’lere bıraktı) 1981’de ROUND TABLE’ı (Yuvarlak Masa) kurdu. (Gizli amacı: Tek Dünya İmparatorluğunu kurmaktı) Rockefeller Ailesi ve ROTHSCHİLD ailesinin girişimleriyle de Dış İlişkiler Konseyi, IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü, Bilderberg, Trileteral ve bir çok mason örgüt ve dernekler kuruldu. NATO, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği tamamen küresel sermayenin öncülüğünde ve desteğinde kuruldu. Hepsinde gizli amaç ve hedef, ortaya çıkış nedeni aynıydı.

Gelişmekte olan ülkeler öncelikle ithalata bağımlı kılındı, ihracat- ithalat arası açıldıkça dış borç batağına sürüklendi ve İMF’nin, DÜNYA BANKASI’nın, DÜNYA TİCARET ÖRGÜTÜ’nün kuklası haline getirildi.

Üniter devletler tek tek küçültülme ve parçalanma politikası ile yüzyüze artık. Ne kadar küçükse yönetmek o kadar kolay olacak.

Başkan Clinton, Yugoslavya’daki bombardıman sırasında CNN’de: “Küreselleşmenin gevşek sınırlar istediğini ve üniter devlet yapılarının mevcut olduğu bir dünyada küreselleşmenin başarılı olamayacağını” söylüyordu.

Tam da bu sebeple Rothschild’ler ülkeler arasındaki güç dengesinin korunmasına dikkat ediyordu.
Ne de olsa; 1841’de ünlü bir şair olan Heinrich Heine şöyle diyordu: “Para zamanımızın Tanrısıdır ve Bay Rothschild de onun Peygamberi.”

Borsa, bu aile tarafından kuruldu. Büyük Medya Kuruluşları, büyük kanal ve gazeteler, sinema sektörü ve film şirketlerinin çoğu bu aileye ait. Neredeyse 200 yıldır yediğimiz içtiğimiz aldığımız çoğu ürünle bu aileye para kazandırıyoruz.

Amerika, İngiltere, Almanya ve birçok ülke merkez bankaları bu aileye borçlu.
Siyonist İngiltere Bakanı Arthur Balfour, 1917’de Lord Rothschild’e gönderdiği bir mektupla, Filistin’de bir Yahudi Devleti kurulmasını önerdi. Bu Balfour Deklerasyonu aynı zamanda bize imzalattırılacak 1920’deki Sevr Anlaşması’nın zeminini hazırlıyordu.

Fakat İsrail’e yerleşecek yahudi yoktu tüm çağrılara rağmen gelmiyorlardı. Filistin’deki İngilizlerin elindeki topraklar Rothschild tarafından satın alınmıştı. Ve yahudileri katleden Hitler’in finansörü yine bir yahudi olan Rothschild’di.

Küresel sermayeler, toplumları emelledikleri oyuna yöneltmek için her zaman bir moda, bir akım ya da “sahte düşmanlar” yaratmışlardır.

Irak’ta hiç kitle imha silahı bulunamadı…
Afganistan’da mağarada yaşayan 10 kişinin 11 Eylül saldırıları hikayesiyle Afganistan’ı yerle bir ettiler…
Bir sonraki aşama vücutlarımıza çipler yerleştirip, data’lardan her hareketimizi kontrol eder olacaklar…
Bunlar mutlak bir gün kaybedecek. Ama insanların saflıkları, bazen umursamazlıkları, facebook başında geçen saatler, subliminal mesajlar, Yahudi Kabala öğretilerinin şeytani oyunlarına alet olup oyunu görememeleri, çok hızlı yaygınlaşan yeni moda akımlar…

Her şeye rağmen diyorum ki: iyiler daima kazanır…

Mukaddes Pekin Başdil

Araştırmacı-Yazar

Kaynak: Denizli Haber

uyanış aydınlanma mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes mukaddes mukaddes ruhsal rehber kolektif bilinç farkındalık hazartandoğan hakanyedican hakanyılmazçebi abdullahcanıtez bülentgardiyanoğlu ozanpartal sevildeniz cananbekdik cenksabuncuoğlu Bülent Gardiyanoğlu Çağrı Dörter Deniz Egece Zehirli Mikrofon Halil Ata Bıçakçı Erhan Kolbaşı Hasan Hüsnü Eren Prof. Dr. Gazi Özdemir Anette Inserberg Hakan Yedican Ferhat Atik Mustafa Kurnaz Kubilay Aktaş Hazar Tandoğan Alişan Kapaklıkaya Canten Kaya Şanal Günseli Haluk Özdil Binnur Duman Tuna Tüner Eray Hacıosmanoğlu Serpil Ciritci İlhan Berat Yılmam Teoman Karadağ Dr. Ramazan Kurtoğlu Abdullah Çiftçi Abdullah Canıtez Lemurya MU