M.Ö. 600’lerde yaşamış Çinli bilge Lao Tse, tarih öncesi yaşamda, anakara Mu’dan ve Atlantis’ten gelen atalarının gelişmişliklerini ve ileri düzeydeki teknolojilerini anlatır.

Bu teknoloji bilgisiyle, asla kaybolması ve yok olması mümkün olmayacak kil ve taş üzerine yazılmış tabletler bırakıp, onlar hakkında bilgi sahibi olmamızı istediler. Naakal’ler tarafından Asya’nın doğu ve kuzeydoğusuna getirilen tabletler, tufanla suyun altında kalırken, daha batıda korunmuş olanlar, Uygurlar tarafından, o zamanlar Uygurların bir parçası olan Tibet’teki tapınaklara saklandı.

Solon’un, Plutark’ın, Suçi rahibi Sais’in bolca bahsettiği bu belgelerin peşinde 50 yıl harcayan James Churchward, “Kayıp Kıta Mu” ve “Batık Kıta Mu’nun çocukları”nda, kırıntıları bulup bir araya getirme çabasını anlatır ve öyküyü tamamlama ve bitirme işini kendinden sonrakilere bırakır. Yine de bu bırakma işi öylece kalır, ya da gizliden gizliye yürütüldüğü için kamuoyunun da benim de bu konuda hiç bir fikrimiz yok. Tıpkı Orta Asya’dan Anadolu’ya göç edenlerin, Orta Asya öncesi tarihinin Atatürk’le ve Tepetat’la bırakıldığı gibi, insanlık tarihinin geçmişi de şimdilik Churchward’ın kanıtlarının ötesine geçemedi.

Naakal tabletlerinden başka, Meksika Vadisi’ndeki Güneş ve Ay Piramitleri civarında çoğunluğu yerli kızılderililer tarafından bulunup atılmış satılmış olan, Takvim Taşı, Tizok Monoliti ve diğer gizemli tabletlerle, pişmiş topraktan yapılmış heykelciklerle 975 adet kadar tablet buldu Churchward. Bu tabletlerin çoğu Ahuizoktla’da demir oksitten yapılan, kırmızı ve sarı renkte boyanmış bir heykeli olan bir sunağın altından ve etrafından çıkarıldı.

Bütün bu tablet ve belgelerde ve bugün Yukatan’da bir yeraltı mağarasında bulunan ve eski bir Maya kitabı olan Codex Kortezyanus’da, Mu kıtasının batışı anlatılıyor. Tıpkı birçok kutsal kitapta tufanın anlatılışı gibi, tufanla birlikte dağların bile suyun altında kalışını, yüzlerce milyon insanın yaşamını kaybedişini belgeliyor adeta.

Peki depremlerle Mu parça parça olmaya ve dalgalar yükselmeye başladığında ne oldu?

Albay Churcward, burada, yerlilerin, zencilerin ve Mu’luların buradan Atlantis’e ve Afrikaya geçişlerini anlatır. Anakara Mu’dan ayrılanlar Kuzey Amerika’nın tam ortasından, Amazon Denizi yoluyla Atlantis, Afrika, Hindistan ve Anadolu’ya geçerek kolonileştiler.

Afrika’ya gidenler, zenciler, negroidler ve Zululardı. Kuzey Afrika’da sularla birlikte dağlar da yükselince Zulular buradan Güney Afrika’ya indiler.

Atlantis ise, başlangıçta bir ada değil, Amerika’ya olduğu gibi, Avrupa ve Afrika’ya bağlı idi, Volkanik hareketlerle tümünden koptu. Bugünkü Bermuda Şeytan Üçgeni denilen yer ve Karaib Adaları Atlantis’in yüzeyde kalmış parçalarından sadece bir kısmını oluşturuyor. Yine Solon’un anlattığı gibi, Atlantis, 25 bin yıl önce uygarlığın merkeziydi ve 11.500 yıl önce sulara batmadan önce, buradan Mısır ve Tirenya’ya yayıldılar. Mısır’ı, Helenleri ve Akdeniz ülkelerini kapladılar. Poseidon, Atlantis’in kurucusu idi ve her yıl ona adanan tapınaklarda boğalar kurban ederlerdi çünkü Atlantis’e ilk yerleşenler (Mu burayı kolonileştirmeden önce) burada yaşayan Mayax’lı Mayalardı. Mayax’ta bulunan bir sfenks Kraliçe Mu’nun kocası Prens Koh’un totemi olan ölü leopar, hala Mexico City Ulusal Müzesi’ndedir. Yine Mısır’daki tapınaklarda 20 bin yıl önce yazıldığı düşünülen uzun bir Atlantis tarihi vardır. Atlantis batmadan önce buradan yola çıkan Mayalar, Aşağı Mısır’a Nil Deltası’na yerleşip Sais’teki Nil Kolonisi’ni kurdular. Hindistan’daki Nagalar da Aden Körfezi’nden başlayan Yukarı Mısır’da kolonileştiler. Hintlilerin kutsal kitabı Ramayana’da “Naakal’lar, önce Hindistan’a sonra da Babil ve Mısır’a göçüp dinlerini ve bilgilerini oraya aktardılar” yazar.

On bin yıl sonra da, Aşağı Mısır ve Yukarı Mısır arasındaki savaşla, karışıp bir imparatorluk kurdular.

Bugün, ilk Mısır Tapınağı’nın Sais’te Atlantisliler tarafından kurulduğunun doğrulanmış olması, Mısır rahiplerinin dinsel sırlarının, firavunların güçlerinin, Mısır Piramitlerinin gizeminin nereden geldiği konusunda kafa karışıklıklarına bir miktar da olsa açıklık getirmiş olmuyor mu?

Ya Babil’in Asma Bahçeleri’nin ve Dünya’nın 7 harikasından biri olan Babil Kulesi’nin sırrı nereden geliyor olabilir sizce?

Hala bugünün teknolojisi ile imal edilen uçakların, gemilerin Bermuda civarında manyetik akıma kapılıp, mıknatıs gibi okyanusa çekilip suya gömülmesi, bugün bile Atlantis teknolojisine ulaşılamadığının kanıtı değil midir?

Bir önceki yazıda yazdığım gibi; Atatürk’ün çevirip incelettiği, kendi el yazısıyla bile notlar alıp, altını çizerek defalarca üstünden geçtiği bu iki kitabı, en kısa zamanda okumanızı şiddetle tavsiye ederim. Anadolu halkının geçmişini orada bulacaksınız…

Mukaddes Pekin Başdil

Araştırmacı-Yazar

Kaynak: Denizli Haber

uyanış aydınlanma mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes mukaddes mukaddes ruhsal rehber kolektif bilinç farkındalık hazartandoğan hakanyedican hakanyılmazçebi abdullahcanıtez bülentgardiyanoğlu ozanpartal sevildeniz cananbekdik cenksabuncuoğlu Bülent Gardiyanoğlu Çağrı Dörter Deniz Egece Zehirli Mikrofon Halil Ata Bıçakçı Erhan Kolbaşı Hasan Hüsnü Eren Prof. Dr. Gazi Özdemir Anette Inserberg Hakan Yedican Ferhat Atik Mustafa Kurnaz Kubilay Aktaş Hazar Tandoğan Alişan Kapaklıkaya Canten Kaya Şanal Günseli Haluk Özdil Binnur Duman Tuna Tüner Eray Hacıosmanoğlu Serpil Ciritci İlhan Berat Yılmam Teoman Karadağ Dr. Ramazan Kurtoğlu Abdullah Çiftçi Abdullah Canıtez Lemurya MU