"HAYAT SEVGİ DEMEKTİR" KİTABINA DAİR....

Yaşam iki tarih arasına sıkıştırılmış, adı ömür konulmuş bir zaman dilimi mi?... Yoksa dilimlenemeyecek bir bütünsellik süreci mi?

İki tarih arasına sıkıştırılmış hayattan söz ederken, böylesi bir tanım, hayatı, yaşamı tanıtmak adına gerçekten oturmuş olur mu tam yerine...?

Ya; bütünsellikten söz edip dilimlenemeyecekse hayat, yaşanmışlığın bireyselliğini nereye oturtalım?

İçinden çıkılmazlığın, tarifsiz ve tanımsızlığın ikilemleri arasında sıkışıp kalmış bir zaman diliminden hissemize düşen pay mi yoksa hayat?... Yoksa; doğanın elimize tutuşturduğu roller sonrası yaşam sahnesinin terk edilmesi mi ömür?

Bu seçimde bir dahlimiz var mı bizim?

Kendi hayatımızı kendimize dayatan, her ne ise işte o.. O'na mi biz hayat diyoruz?..

Elimizde olsa; yine bize dayatılanı mı seçerdik "hayat" diye; yoksa bambaşka bir seçimle, bambaşka ufuklara yelken açan kuşların özgürlüğüne takılır, bir yelin peşinden sürüklenip başka mekanlar mı arardık?...

Yok; yok!... Bu son cümle bazen aklımıza takılsa da; bir özlem olarak bazen içimizi ısıtıp bazen yaksa da; bir ilahi güç yeniden bir başka hayat seçme ve paylaşım özgürlüğü tanısaydı da; inanın büyük bir çoğunluğumuz yeniden kendi hayatını seçerdik.

Demek ki; hayat kendi yaşamımızın ta kendisidir. Kendi nefe- simizdir hayat. Kendi ideallerimiz, aklımız, izanımız... ve vicdanımız yani. Kendi acımız; mutluluğumuz... üzüntümüz sevincimiz... Dedik ya bizim yaşamımız!..

Nasıl ki; ana-babamızı kendimiz seçmediğimiz halde, en büyük sadakatımız onlaradır; seçimsiz dayatma ile başlayan hayatımız da bizim mutlak vazgeçilmezimizdir. Ve o vazgeçilmez üzerine kurarız ideallerimizi, sevgilerimizi; hoşgörü ve yaşam bağlarımızı.

Yaşamın içini dolduran da; ciğerlerimizin en ücra köşelerine kadar ulaşsın istediğimiz o nefeslerin her biri, son nefesten önceki o son nefes değil midir? Kim istemez son nefesten önce bir derin nefes daha almayı!...

"Yaşadım, doyasıya yaşadım!" diyebilmenin bir diğer adı, "Sevdim, doyasıya sevdim!" diyebilmekle eş anlamlı ise işte o hayat sevginin ta kendisidir.

***

Çoğalan nefeslerle güç bulan hayatın her anını unutulmaz kılıp, kişiyi kendisi dışında bir başkasına bağlayan o sımsıcak duygu nedir? Kimisi bu duyguyla yanar Kerem olur; kimisi de Dulsiyana'sı uğruna Donkişot'luğa soyunur. "Hayat Sevgi Demektir"in bundan öte içli tanımı mı olur?

***

Hayat, içimizdeki sevginin bilinmezlik gizemi ile çekici kalmalı hep... İşte bu eser bunu koyuyor ortaya.

Öyle anlaşılıyor ki; bu eserin ortaya çıkışı ile birlikte; Sevgili Mukaddes Başdil'den başka eserler bekleme hakkımız da doğmuştur.

Mehmet Halil Arık 

Eğitimci-Yazar

uyanış aydınlanma mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes mukaddes mukaddes ruhsal rehber kolektif bilinç farkındalık hazartandoğan hakanyedican hakanyılmazçebi abdullahcanıtez bülentgardiyanoğlu ozanpartal sevildeniz cananbekdik cenksabuncuoğlu Bülent Gardiyanoğlu Çağrı Dörter Deniz Egece Zehirli Mikrofon Halil Ata Bıçakçı Erhan Kolbaşı Hasan Hüsnü Eren Prof. Dr. Gazi Özdemir Anette Inserberg Hakan Yedican Ferhat Atik Mustafa Kurnaz Kubilay Aktaş Hazar Tandoğan Alişan Kapaklıkaya Canten Kaya Şanal Günseli Haluk Özdil Binnur Duman Tuna Tüner Eray Hacıosmanoğlu Serpil Ciritci İlhan Berat Yılmam Teoman Karadağ Dr. Ramazan Kurtoğlu Abdullah Çiftçi Abdullah Canıtez Lemurya MU