Ateşböcekleri çemberlerini çizerken, güneş batıda alçalırken, akşam yıldızları parlamaya başlamışken henüz, kuşlar sessizleşmişken yuvalarında, doğa uykusuna hazırlanırken kendi kutsal sessizliğinde ve hatta penceremden salınan sakız sardunyaların bile ılık uysallığı içinde. Bütün hepsinin şefkatli dinginliğine rağmen, benim ruhsal varlığım yine pek bir acınaklı hallerde bugün. Kendine dönmek, kendini seçmek, mutluluğun ve huzurun kaynağının kendinde olduğunu, başkalarının mutsuz edemeyeceğini öğrenmiş olmama rağmen, milyonlarca yıllık yüklendiğim kalıplardan ve hatta doğduğum andan itibaren biriktirdiğim kalıplardan bir parmak şıklatmayla özgürleşivermek o kadar da basit olmasa gerek. Hepimiz gibi kendi biricikliğimde gezinirken kendi merdivenlerimde, kendi içime doğru yol alırken, zaman zaman yaşadığım bu esrimeler, bu düşüşler, bu çöküşler, yargılarıma ve oldurulmuş kalıplarıma borçlu olduğum duygulardı. Kendime inebilmenin tatlı uyuşukluğuna rağmen, aceleciliğimin hızının verdiği tezatlıkla, dışarıdan aldığım sesli ya da sessiz basıların ağırlığı arasında, kendi özümden beslenmeye kendimi henüz alıştırmamışken, bu basılarla kapılıp gidiveriyorum işte. Sürükleniyorum neredeyse. Başka insanların düşünce ve kontrollerinin yazgımı nasıl etkilediğini, gerçeği öğrenmemi nasıl geciktirdiğini bilmek, beni içine attıkları realite dünyasının gerçek dışılığını, onların bile bilmeden ittikleri tuzakları keşfediyor olmanın ağırlığını hissediyorum belki de kimbilir.
Artık tüm bu yanılsamalardan uyanmak, zamanın ve aklın örtüsünü aralamak gerek. Duygu, düşünce ve hislerin tümünün yargı olduğunu, bir yanılsama olduğunu ve sadece içinde yaşadığımız fiziksel realitiye ait olduğunu anlamak ve anlatmak vakti. Çocukluğumdan beri hissettiğim varoluşun ağırlığı ve kendi yazgımın içine, dünyanın baş döndürücü seline fırlatılıp atılmış olduğum düşüncesiydi. Yüreğimi dinginleştirecek, zihnimi serinletecek, ruhumu dinlendirecek bir yol aradım durdum. Ne olduğunu ve nasıl bulabileceğimi bilmediğim bir huzurun peşinde koştum, bulamadım. Yoksulluk ile zenginlik, iyilik ile kötülük, güzellik ile çirkinlik, başarı ile başarısızlık ve tüm tezatları yaşadım hor görmeksizin. Herkes gibi çocukluğumdan, kendimi bildiğim andan itibaren içine düştüğüm yargı tuzaklarından, insanı körleştiren ve alçaltan, yorgun ve bitkin düşüren bütün bu bahtsız kalıplardan, kışkırtan ve körleştiren klişelerden kurtulmanın beni özgürleştireceğini bilseydim, can sıkıcı görev ve mecburiyetlerden başka bir şey olmadığını düşündüğüm hayatımı boşu boşuna harcamazdım. Sınırlamalara boyun eğmek ve rutin döngüde sıkışıp kalmak benim bağımsız ruhuma uygun olmadığı halde, rollerimin içinde yuvarlanıp gidiyordum herkes gibi. Devamlı meşgul ve koşuşturan bir insan olduğum halde, kendi yalnızlığımla başbaşa kaldığım her an, düşünüyordum. Düşündükçe, yapmak istemediğim şeylere zorlandığımı, evrensel yargıların içinde köleleştiğimi hissetmeye başladım.
Bu hüzün verici durum içinde, kendim olmanın yollarını arıyordum. Çok eveleyip geveledim galiba bugün di mi? Sonunda ölümsüz doğamı ve varlığımı keşfettim. Bazen girişte yazdığım gibi gecenin bu huzurlu sessizliğinde bile, üstüme çullanan korkunç baskın düşünce ve duyguların ağırlığında bile, akıp giden coşkun bir nehre düşen kuş tüyünün akışı etkilemesi kadar etkiliyor ruhumu ve akıp gidiyor akışla. Gerçeği bilen sonsuz varlığım ve ruhum mucizevi bir şekilde hafifliyor kaygılardan. Bizi acınacak hallere düşüren düşünce ve duyguları yolcu etmenin, sevgiyle göndermenin anıdır şimdi. Gerçeği öğrenmenin ve araştırmanın zamanı geldi. Umut ve teselli değil bu, hüzün verici yalnızlığımız gerçek değil. Eski bilgilerin dar çerçevesinden, yanıltıcı görüntüsünden, bizi körleştiren ve sığlaştıran yargılardan arındığımızda, gerçek bütün açıklığı ile ortaya çıkıverecek ansızın ve müthiş bir mucizeyle…
Mukaddes Pekin Başdil
Araştırmacı-Yazar
Tükendi
Dikkat: Tükenmek üzere!
Availability date:
uyanış aydınlanma mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes mukaddes mukaddes ruhsal rehber kolektif bilinç farkındalık hazartandoğan hakanyedican hakanyılmazçebi abdullahcanıtez bülentgardiyanoğlu ozanpartal sevildeniz cananbekdik cenksabuncuoğlu Bülent Gardiyanoğlu Çağrı Dörter Deniz Egece Zehirli Mikrofon Halil Ata Bıçakçı Erhan Kolbaşı Hasan Hüsnü Eren Prof. Dr. Gazi Özdemir Anette Inserberg Hakan Yedican Ferhat Atik Mustafa Kurnaz Kubilay Aktaş Hazar Tandoğan Alişan Kapaklıkaya Canten Kaya Şanal Günseli Haluk Özdil Binnur Duman Tuna Tüner Eray Hacıosmanoğlu Serpil Ciritci İlhan Berat Yılmam Teoman Karadağ Dr. Ramazan Kurtoğlu Abdullah Çiftçi Abdullah Canıtez Lemurya MU