Gün içerisinde, özel ve iş hayatımızda insanlarla iç içeyiz. Genç-yaşlı, çocuk- yetişkin çok sayıda iletişim içindeyiz. Bilinçli ya da bilinçsiz, hatta zorunlu iletişim. Otobüste, trende, markette, caddede, alışverişte, asansörde, sinemada yan yana ama istem dışı iletişim gibi, arkadaşlarla, meslektaşlarla, akrabalarla istekli iletişimler kurarız. Bizi biz yapan kişisel özelliklerimiz yanında kültürel kalıplar da vardır iletişimimizin içinde; bizim kültürümüzde bir restoranda garsonu çağırırken işaret parmağını kaldırırız, Latin Amerika’da otostop işaretiyle başparmak arkaya doğru sallanır, Burma’da avuç içi yere bakarken parmaklar piyano çalıyormuş gibi hareket ettirilir. Sözsüz iletişim, iletişim sürecinde hayati öneme sahiptir.
İşaret parmağı ile başparmağını bir araya getirmek dalgıçlıkta her şey yolunda demektir. Elleri eğilerek öpüp alına koymak saygı duymak anlamına geldiği gibi, batıda tokalaşmak önemlidir. Birleşik Arap Emirlikleri’nde el sıkışmadan sonra elleri uzun süre tutmak arkadaşlığın göstergesidir. Hoşlanmadığımız biriyle karşılaştığımızda oradan uzaklaşırken, tersi olduğunda daha da yakınlaşırız.
Sokakta yürürken bir şey sormak istediğimizde sivil kıyafetli olana değil de üniformalı bir polise sorarız. Şehre yabancı olanlar, restoran otel ya da bir dinlenme mekanını en yakın eczaneye sorarlar, o kadar dükkan ya da insan varken.
Gözleri şiş ve kızarmış olan birinin, sağlamış ve dolayısıyla üzgün olduğunu anlar, ona bu duygu halini bilerek davranırız.
Üç beş arkadaş sohbet ederken, içlerinden birine konuşurken bir kaş işareti yapmanız, onun konuşmaması gerektiği bir şeyi hatırlatır ve konuşmanın seyrini değiştirir. Çay sipariş ederken de uzaktan garsona karıştırma hareketi yapmamız yeterli olur.
Çok beğendiği bir oyuncağını anlatırken çocuğun, oyuncağın büyüklüğünü elleriyle ” işte tam bu kadar” diye işaretle anlatması, oyuncağını çok sevdiğini pekiştirir. Ya da çok zararlı, kötü bir hareket yapan çocuğa annenin sözleriyle kızarken bir taraftan gülmesi, sözleri değersiz yapar. Geçen yazımda (Konuşmadan konuşmak) söylediğim gibi iletişimde en önemli faktör % 55 ile beden dili, sadece % 7 kelimelerdir.
Sözsüz iletişimin olmazsa olmazlarından olan el kol hareketleri kültüre, yaşa, cinsiyete, ortama göre değişse de yaygın olarak içgüdüsel olanlarını, iş ve özel hayatımızı kolaylaştırmak adına bilmek zorundayız. El kol hareketlerinin içinde en anlamlı olanı “avuç içi”dir. “Açık avuç içi” bütün dünyada “dürüstlük”, “teslimiyet”, “sadakat” anlamına gelir. Bu yüzden mahkemelerde tanıklık için avuç içi havada yemin edilir. Siyasetçiler bu yüzden halka elleri havada avuç içlerini göstererek hitap ederler. Bununla birlikte ellerini koyacak yer bulamayanların, arkalarına saklayanların, ceplerine koyanların açık olmadıklarının ya da o anki konuşmalarında yalan söylediklerinin işaretidir. Dilencilerin yaptığı gibi ” avuç içi yukarı dönükse” tehdit içermiyor anlamına gelir ” bir tür rica” içerir. “Avuç içi aşağıya dönük ise” baskı ve otorite duygusu yaratır, bir çeşit emir gibidir. “Avuç kapalı, işaret parmağı ileriye uzatılmışsa” tehdit hissi yaratır.
El sıkışmak ise kültürümüzde selamlaşmak, pazarlığı bitirmek, tanışmak ve anlaşmak için kullanılırken, farklı farklı tavırları işaret eder ve birçok şekilde anlaşılır. Avuç aşağıya doğru yapılan el sıkışma hareketi ” hakimiyet” tir ve baskı unsuru olarak algılanır. Bu durumda karşıdakinin eli mecburen yukarı dönüktür ve edilgendir, baskı altındadır. Avuç içi hafif yukarıya dönükse ” çekimser” dir. En güzel ve olması gereken el sıkışma şekli ” her iki avucun da dikey olduğu” durumdur ve ” eşitliğin” göstergesidir. Bir de ” eldiven” ya da “politikacı el sıkışı” olarak adlandırılan şekli vardır bu da karşıdaki insanda güven hissi oluşturur. Çok fazla sıkıldığında ” şiddet” etkisi bırakırken, “parmak ucunu tutma” tokalaşma konusundaki isteksizliği ya da özgüven eksikliğini gösterirken, karşıdaki insanı rahat hissettirecek mesafede tutması anlamına da gelebilir. Tokalaşırken ” gergin kol uzatma” saldırganlık ifade eder.
El kol hareketleri, ellerin kolların ve bacakların duruş ve pozisyonu gelecek yazımıza kaldı, beğenirseniz onları da anlatmak isterim. Ancak beden dili her ne kadar genetik ve doğuştan getirdiğimiz özellikleri taşısa da, geliştirmek bizim elimizdedir. Beden dili başka insanlarla kurduğumuz iletişimde kendimizi ifade etmenin ve insanları etkilemenin, kontrol edebilmenin ve diğer insanların davranış ve düşüncelerini anlamlandırmanın ve yönlendirebilmenin ilk ve en önemli yollarından biridir. Yani el-kol hareketleri değip geçmemek lazım…
Mukaddes Pekin Başdil
Araştırmacı-Yazar
Tükendi
Dikkat: Tükenmek üzere!
Availability date:
uyanış aydınlanma mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes mukaddes mukaddes ruhsal rehber kolektif bilinç farkındalık hazartandoğan hakanyedican hakanyılmazçebi abdullahcanıtez bülentgardiyanoğlu ozanpartal sevildeniz cananbekdik cenksabuncuoğlu Bülent Gardiyanoğlu Çağrı Dörter Deniz Egece Zehirli Mikrofon Halil Ata Bıçakçı Erhan Kolbaşı Hasan Hüsnü Eren Prof. Dr. Gazi Özdemir Anette Inserberg Hakan Yedican Ferhat Atik Mustafa Kurnaz Kubilay Aktaş Hazar Tandoğan Alişan Kapaklıkaya Canten Kaya Şanal Günseli Haluk Özdil Binnur Duman Tuna Tüner Eray Hacıosmanoğlu Serpil Ciritci İlhan Berat Yılmam Teoman Karadağ Dr. Ramazan Kurtoğlu Abdullah Çiftçi Abdullah Canıtez Lemurya MU