Gece nasıl dalarsan uykuya, ne düşünürsen, nasıl hissedersen güneş doğana kadar, uyanıncaya kadar sürer bu durum. Yani hisler, duygular ve düşünceler aynı titreşimde devam eder uyanıncaya dek. Sadece bu sebeple bile olsa, uyumadan önce bilerek ve kasıtlı olarak duygu ve düşüncelerimiz üzerine yoğunlaşıp, farkındalık oluşturmak zorundayız. Bunu dua şekliyle, imajinasyonla, düşünceleri yönlendirerek, olumlu plan ve hayaller kurarak yapabiliriz. Her gece uyumadan önce ertesi gün ile ilgili olumlu planlamalar yapmak, istemek, hayal etmek, imajine etmek şart; bu arada olumsuz duygu ve düşüncelerden, korkulardan özellikle uzaklaşmak ve arınmak gerek. Gece en son hissettiklerimiz ile sabah ilk uyandığımız dakikalardaki duygu ve düşünceler gün boyu yaşayacaklarımızı ve hissedeceklerimizi belirler…

Yine yatılan yöne dikkat etmek gerekiyor. Kesinlikle ilk yatma şekli sağ tarafa doğru olmalı ve uyandıkça, fark ettikçe sağ tarafa doğru dönmeliyiz mümkün oldukça. Çünkü sağ tarafa doğru yatıldığında, sağ burun deliği tıkanır, sol burun deliği açılır. Sol burundan alınan nefes ile sağ beyin yarımküresi uyarılır. Böylece parasempatik sinir sisteminin faaliyetleri artar. Kalp hızı yavaşlar, tansiyon düşer, mide- bağırsak faaliyetleri yavaşlar. Kalp daha az yorulur bu şekilde, uykuya dalmak da daha kolaydır. Sonuç olarak ruhsal, zihinsel ve bedensel dinlenme şansı daha yüksek olur. Bu eskiden beri geleneksel ve dinsel olarak bilinmekle birlikte, yatış yön ve şekilleri ile sempatik- parasempatik sinir sistemleri arasındaki ilişki bilimsel olarak da gösterildi artık.

Bunun tam tersi şeklinde, yani sol tarafa yatıldığı zaman, sol burun tıkanır, sağ burun deliği açılır, sempatik sinir sistemi uyarılır; adeta heyecan ve korku durumu oluşur, kalp atışı hızlanır, tansiyon yükselir, heyecan ve dikkat artar, uykuya dalmak zorlaşır. Sonuç: Dinlenmeyen ruh, zihin ve beden…

Sırtüstü ve yüzüstü yatmak bütün iç organları yorar ve yıpratır. Sırtüstü iki burun deliği açık olacağından, parasempatik sistem uyarılamaz, mide- bağırsak sistemi dengesizleşir.

Bilim adamlarının ısrarla önerdiği yatma şekli: Sağ tarafa doğru ve anne karnındaki cenin gibi, dizleri büküp ayakların karna doğru çekilerek uyunması…

Hem yatma şekli, uyku pozisyonu alışkanlık haline getirilirken bu arada ertesi gün için imajinasyon, dua ve farkındalık çalışmaları hayatınızın kalitesini ciddi olarak değiştirecek ve güzelleştirecek. Aklınıza gelen her türlü egosal, olumsuz düşünceleri de “hemen iptal ediyorum” dedikten sonra bir pozitif duyguyu olumsuzun yerine, kasıtlı olarak yerleştirin.

Bütün bu uykudan önceki farkındalıklar kadar ilk uyandığımız dakikalar da önemli. Daha yataktan inmeden önce, ellerinizi, kollarınızı, ayaklarınızı fark edin. Eklem yerlerinizi, bilek ve ayaklarınızı hafif hafif hareketlerle gevşetin, esneme ve gerinme hareketleri yapın. Bunları yaparken gözlerinizi bir tek yere sabitleyin ki ruhunuz ve bedeniniz bir araya gelsin. Hiç bir zaman fırlayarak kalkmayın, kendinize biraz zaman tanıyın, bir kaç dakika kaybetmekle günün geri kalanını rahat ve huzurlu geçirebilirsiniz.

Hatta ilk iş olarak varsa dua, ibadet ve meditasyonlarınızı yapın. Güne başlamadan önce arının ve huzur bulun. Maharishi buna şöyle diyor: “Hiç bankadan paranızı almadan, cüzdanınıza para koymadan pazara alışverişe gidilir mi?”

Sonraki hazırlık aşamasındayken bile, her sabahki rutin temizlik ve hazırlanma işlerinizi yaparken de sakin ve dingin olmaya, dua ve meditasyonda kalmaya özen gösterin. Dişinizi fırçalarken aynadaki görüntünüze bakın, görüntünün yerine geçin, oradan kendinize bakın. Gözlerinizin içine. Ürperip şaşıracaksınız. Sonrada kendinize, “Seni seviyorum (Ayşe, Ali, Ayten, vb…) seni olduğun gibi seviyor ve olduğun gibi kabul ediyorum, sen değerlisin! Sen güvendesin! Sen Dengedesin!) dedikten sonra, giyinip, iş yerinize gidinceye kadar zihninizi bu ve bunun gibi olumlamalarla meşgul edin. Sakın zihninizi boş bırakmayın ki kolay olana kaçmasın. Ayaklarınıza, bedeninize, insanlara, kuşlara, böceklere çiçeklere TEŞEKKÜR EDİN ve ONLARI SEVDİĞİNİZİ SÖYLEYİN…

“İstediğimiz kadar yüksek sırıklar üstüne çıkalım, yine kendi bacaklarımızla yürüyeceğiz; dünyanın en yüksek tahtına da çıksak, yine kendi kıçımızla oturacağız. Düşüncelerimizin en iyi aynası yaşamlarımızın akışıdır.” Der Montaigne. En iyisi kendi bacaklarımıza teşekkür etmek ve yaşam aynalarımızda güzel düşünceler üretmek olsa gerek…

Mukaddes Pekin Başdil

Araştırmacı-Yazar

Kaynak: Denizli Haber

uyanış aydınlanma mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes mukaddes mukaddes ruhsal rehber kolektif bilinç farkındalık hazartandoğan hakanyedican hakanyılmazçebi abdullahcanıtez bülentgardiyanoğlu ozanpartal sevildeniz cananbekdik cenksabuncuoğlu Bülent Gardiyanoğlu Çağrı Dörter Deniz Egece Zehirli Mikrofon Halil Ata Bıçakçı Erhan Kolbaşı Hasan Hüsnü Eren Prof. Dr. Gazi Özdemir Anette Inserberg Hakan Yedican Ferhat Atik Mustafa Kurnaz Kubilay Aktaş Hazar Tandoğan Alişan Kapaklıkaya Canten Kaya Şanal Günseli Haluk Özdil Binnur Duman Tuna Tüner Eray Hacıosmanoğlu Serpil Ciritci İlhan Berat Yılmam Teoman Karadağ Dr. Ramazan Kurtoğlu Abdullah Çiftçi Abdullah Canıtez Lemurya MU