F. Nietzche’nin bir sözünü çok severim: ” Karınca ayaklarıyla süzülüp gelendüşünceler yönetir dünyayı.” İlk felsefeyle tanıştığım yıllarda anlamakta güçlük çektiğim, yıllarca üzerinde düşündüğüm bir sözdü bu. Sonra kuantum fiziği ve enerjiler dünyasının içine girdiğimde bu defa da Einstein’ın bir cümlesiyle alabora oldum: ” Eğer insanlar düşündüklerinin beyninin ön lobundan çıkıp, evreni dönüp dolanıp, tekrar arka lobundan onlara geri döndüğünü bilselerdi, herhalde hiç düşünmezlerdi.”

Her gün bilinçli ya da bilinçsiz, ağzımızdan öylesine dökülüveren binlerce kelimenin etkilerini zaten biliyoruz artık. Ya aklımızdan geçiveren düşüncelerin etkisi? Düşünmek ya da söyleyivermek arasında hiç bir fark yok. Hem kendimiz hem de başkaları hakkında aklımızdan geçenler, yani beynimizin çeperlerine çarpan her çeşit düşünce frekansı, yaşamımız ve yaşam kalitemiz üzerinde doğrudan etkili. Bu bilgi hem kişisel geleceğimiz, hem de ulusal geleceğimiz için, evrensel geleceğimiz için çok değerli.

Bilhassa toplu olarak aynı şeyleri konuşup, hatta aynı şeyleri düşündüğümüzde o düşüncelerin enerjisi birleşerek çoğalıyor ve güçlü bir şekilde yayılıyor evrene. Bu çok değerli bir bilgi! Toplu olarak terörü lanetleyerek, kötülüğün eline geçmiş grup ya da partilere öfke ve hınç besleyerek sadece terörün ya da o grupların enerjisini artırıyor ve güçlendiriyoruz. İşin daha da kötüsü yakındığımız ağladığımız üzüldüğümüz olayların daha da fazlasını üzerimize çekiyoruz!

Bu bir sınav! Kişisel sınavlarımız olduğu gibi ülkesel sınavlarımız da var. Lütfen hep birlikte uyanalım artık. Bu köşede defalarca yazmıştım SAVAŞA HAYIR ile BARIŞA EVET aynı anlamı ifade ediyor ama birisi etkili sadece, barışa evet olan. Şu partiyi istemiyorum değil, bunu istiyorum demelisiniz! İçimizdeki güvensizlik ve endişe olduğumuz yerde saymamıza neden olur. Şu anda bulunduğumuz yerden bir adım bile ileriye gidemeyiz. Barış ve huzur için zihinsel birliğe ulaşmalı ve ne istiyorsak onu düşünmeliyiz, istemediğimiz şeyi değil. Bu tıpkı şuna benzer: Dünyanın 7 harikasından biri olan Rodos Heykeli’ni yıkmak için, top tüfekle vinçle uğraşmaya gerek yok, altındaki kaideyi çekmeniz yeter, kendiliğinden batar zahmetsizce. Kendi hayatımızdaki ve ülkesel varlığımızdaki olumsuz etkileri bitaraf etmenin tek yolu kaideyi çekmek, yani kötü olanı düşünmekten vazgeçmek ve pozitif olanı istemektir. Bu büyü gibi müthiş bir farkındalıktır. Hastalığı değil sağlığı düşünmek ve istemek, yoksulluğu değil zenginliği, savaşı terörü değil barışı ve huzuru düşünmek ve niyet etmek…

Kişisel arzu ve isteklerimiz için de, kişisel huzurumuz için de aynı kuralgeçerli. Eşinizi, işinizi, dostunuzu nasıl seçiyorsanız, barışı, uyumu, huzuru, maddi ve manevi zenginliği seçmelisiniz. Bunu dile getirmeli, düşünmeli ve niyet etmelisiniz.

Bilinçli olarak pozitifi, güzelliği, mutluluğu seçmelisiniz. Yaşama, sevince, mutluluğa ve başarıya evet demelisiniz. Doğru düşünün, bugünkü durumlar geçmişteki düşüncelerimizle bağlantılı doğrudan. Olumsuz duygular, olumsuz sonuçlar yarattı, olumlu duygular da olumlu sonuçlar. Bugün düşündüklerimiz yarınlarımızın tohumları olacak.

Artık olumlu telkinlerde bulunalım. Bunu her gün tekrarladığımızda önce herbirimizin içinde var olan negatif potansiyel kırılacak. İçimizde var olan bu negatif programlama sadece eğitimle ilgili değil, her gün televizyon ve medyanın, sosyal medyanın negatif etkisine maruz kalıyoruz. Yığınla negatif haber, terör, acı, savaş. Tek başına yapılan kişisel telkinler kumsaldaki bir damla gibi, ama orada bir iz bırakıyor. Ve hep birlikte düşündüğümüzde ülkemizin bütün kumsallarında mucizevi destanlar yazarız…

Çok basit bir teknik var, şiddetle öneririm. Günlük hayatınızın bir parçası haline getirin. Seçtiğiniz bir cümle düzenli olarak tekrarlanmalı. Zaten bir duygu yada düşüncenin bilinçaltında tamamen yerleşip alışkanlığa dönüşmesi için gerekli süre en az 21 gündür. Seçtiğiniz bir cümleyi düzenli olarak tekrarlayın. Aynı kelimelerle ve aynı sıralamada olmalı. Eğer aradığınız içsel huzur ve sükunetse, cümleniz şu şekilde olabilir: “Sakin ve huzurlu bir kişi olduğum için şükran duyuyorum.” Eğer daha fazla güvense: “Güven dolu olduğum için çok memnunum.” Ya da “Güvendeyim ve güvende olduğumu bildiğim için huzurluyum.”…

Aradığınız maddi başarıysa: “Para ve fırsatın hayatıma akmasına minnettarım.”
Barış ve huzur ise: “Barış ve huzurun kendimden başlayarak, ülkeme ve vatanıma akmasına minnettarım.”

Benim en sevdiğim ve her konuşmamda tekrarladığım cümlem şudur ve etrafımdaki herkes bunu bilir: “YAŞAM MUCİZELERLE DOLUDUR VE MUCİZELER HER AN HAYATIMDADIR, BANA DOĞRU AKAR.”…

Mukaddes Pekin Başdil

Araştırmacı-Yazar

Kaynak: Denizli Haber

uyanış aydınlanma mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes mukaddes mukaddes ruhsal rehber kolektif bilinç farkındalık hazartandoğan hakanyedican hakanyılmazçebi abdullahcanıtez bülentgardiyanoğlu ozanpartal sevildeniz cananbekdik cenksabuncuoğlu Bülent Gardiyanoğlu Çağrı Dörter Deniz Egece Zehirli Mikrofon Halil Ata Bıçakçı Erhan Kolbaşı Hasan Hüsnü Eren Prof. Dr. Gazi Özdemir Anette Inserberg Hakan Yedican Ferhat Atik Mustafa Kurnaz Kubilay Aktaş Hazar Tandoğan Alişan Kapaklıkaya Canten Kaya Şanal Günseli Haluk Özdil Binnur Duman Tuna Tüner Eray Hacıosmanoğlu Serpil Ciritci İlhan Berat Yılmam Teoman Karadağ Dr. Ramazan Kurtoğlu Abdullah Çiftçi Abdullah Canıtez Lemurya MU