Beni Muhabbet adlı bir arap kabilesi vardır. Bir gece bu kabilede, biri kız, biri erkek iki çocuk dünyaya gelir. Kıza Hüsn, erkeğe Aşk adı verilir ve aynı gece kabilenin ileri gelenleri tarafından birbirleriyle nişanlandırılırlar. Aşk ile Hüsn okul çağına gelince Edep Mektebi denilen bir okula gidip Molla-yı Cünun adlı bir hocadan ders almaya başlarlar.

Bu sırada aralarında aşk başlayan Hüsn ve Aşk, zaman zaman buluşup beraberce “Nüzhet-i geh-i ma’na” denilen bahçede dolaşır, gezinti yerinde gezinirler ve derin sohbetlere dalarlardı.

Bahçenin sahibi, her şeyi bilen ve istediği zaman her kılığa girebilen Sühan adlı bir ihtiyardır. Sühan bunların dertlerini anlar. Fakat kabilede Hayret adında Kudretli bir adam vardır ve Hüsn ile Aşk’ın bir arada bulunmalarına ve birbirleriyle görüşmelerine engel olur. Birbirlerinden zorla ayrılan Aşk ve Hüsn, Sühan vasıtasıyla gizli gizli mektuplaşırlar.

Aşk’ın Gayret adında bir lalası, Hüsn’ün ise İsmet adında bir dadısı vardır.

Hüsn bir gün öyle bir “Ah!” ederki acı içinde, dadı Hüsn’ü uyarır: Kızım çığlığına hakim ol! Haya ve namusun rüzgara karışır da, rezil oluruz!

Hüsn der ki:”Dadı dadı! Ben pervane misali ateşe koşuyorum, sen ise yolda yangın var diyorsun!”
Dadı İsmet Hüsn’e sabır tavsiye ederken, Aşk’a da lalası Gayret yardım sözü verir.

Bunun üzerine Aşk kabile reislerine başvurarak onlardan Hüsn’ü ister. Kabile reisleri bu isteği alayla karşılarlar ve “Kalp Diyarı” na gidip, oradaki kimyayı bulup getirirse ancak o zaman Hüsn’ü kendisine vereceklerini söylerler. Yolun ne denli zorlu ve korkunç olduğunu da anlatırlar.

Aşk Lala’sıyla birlikte kalp ülkesine giden yola koyulur. Fakat daha ilk adımda içinde korkunç bir dev bulunan derin bir kuyuya düşerler.

Yolda bir sürü devlerle, cinlerle, cadılarla karşılaşırlar, ateşten bir denizden geçmek zorunda kalırlar. Bin bir tehlikeyle karşılaşırlar ve başlarından birçok olay gelir geçer, onları her defasında bir şekilde kurtaran Sühan’dır.

Sonunda Lala Gayret kaybolur ve Sühan Aşk’ı alıp Kalp Kalesi’ne götürür; burası Hüsn adlı sultana ait melekler ve perilerle dolu bir yerdir. Aşk ve sevgiyle karşılanmıştır.

Sühan Aşk’a yanlış bir yol tuttuğunu, cadıyı öldürenin, devden kurtaranın ve diğer yardımlarına yetişenin hep kendisi olduğu söyler. “Aşk Hüsn’dür, Hüsn’de Aşk, birliğe ikilik sığmaz, bu dertlere yanlış düşüncen yüzünden uğradın” der. Artık başına gelenlerin hepsi geride kalmıştır. Hayret Aşk’ı alıp Hüsn’e götürür. Nihayet Gayb perdeleri açılmış, Aşk bütün engelleri aşmış, olgunluğa ulaşmış ve gerçeği anlamıştır. Hüsn ü Aşk, aşkın manevi yolculuğunun retorik boyutta anlatımı.

Şeyh Galib’in henüz 26 yaşında iken 6 ayda yazdığı 2101 beyitten oluşan, divan edebiyatı tarzında bir mesnevidir. Güzellik (Hüsn) ve güzelliğe yönelişin sonucu olan Aşk’tır. Tasavvufi bir tema ve temele sahiptir. Bir iddia üzerine kaleme aldığı alegorik bir eserdir.

İlahi Aşk’ın betimlendiği öyküdeki aşk; hafiflik, basitlik, içi boşaltılmış insan ilişkileri, derinliği olmayanaşka verilen emeğin kaybolduğu, sadece hazzın kaldığı günümüz aşklarından oldukça uzaktır.

HÜSN Ü AŞK’la kalın…

Mukaddes Pekin Başdil

Araştırmacı-Yazar

Kaynak: Denizli Haber

uyanış aydınlanma mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes mukaddes mukaddes ruhsal rehber kolektif bilinç farkındalık hazartandoğan hakanyedican hakanyılmazçebi abdullahcanıtez bülentgardiyanoğlu ozanpartal sevildeniz cananbekdik cenksabuncuoğlu Bülent Gardiyanoğlu Çağrı Dörter Deniz Egece Zehirli Mikrofon Halil Ata Bıçakçı Erhan Kolbaşı Hasan Hüsnü Eren Prof. Dr. Gazi Özdemir Anette Inserberg Hakan Yedican Ferhat Atik Mustafa Kurnaz Kubilay Aktaş Hazar Tandoğan Alişan Kapaklıkaya Canten Kaya Şanal Günseli Haluk Özdil Binnur Duman Tuna Tüner Eray Hacıosmanoğlu Serpil Ciritci İlhan Berat Yılmam Teoman Karadağ Dr. Ramazan Kurtoğlu Abdullah Çiftçi Abdullah Canıtez Lemurya MU