Ego, doğduğumuz andan itibaren (form boyutumuzla) bilincimizle birlikte bizimle var olan yol arkadaşımız…

Saf bilinç, süper bilinç ve bilinçaltı ile birarada varlığımızda taşıdığımız bilinç boyutumuzdaki benlik…
Olmazsa olmaz, yok sayamadığımız, tatile çıkmayan, istifa etmeyen, emekli olmayan bir şey. Düşman olamadığımız, dost hiç olamadığımız…

Ego hep vardır ve kendisini tekrar yaratır. Bütün duygular, arzular, korkular, öfke, kıskançlık, kızgınlık, fesatlık, böbürlenme, kendini beğenmişlik, yakınma gibi tüm duygu durumları ve tepkiler onu besler, güçlendirir.
“Ben” dediğimizde işte o egodur, zihin ürünü bir “ben” dir. Zihin ürünü olduğu için insana eksik ve güvenilmez gelir. Bu yüzden korkmak ve istemek onun ağır basan duyguları ve güdüleridir.

Krishnamurti egoyu “Kafamızda biz’miş gibi davranan ve asla susmayan bir sestir” olarak tanımlıyor ve “İşte bu sesin farkındalığında olmak özgürlüktür” diyor.
Ego hep arar, daha çoğunu, daha iyisini ki kendine katıp tamamlanabilsin.Bu yüzden hep gelecekle meşgul olur.An’da yaşamak egosal zihnin dışına çıkma yollarından biridir.

Egosal zihin bizi geçmiş ya da gelecekte tutarak kendini güvende hisseder.
Yakınma, tepkisellik, kendini haklı başkalarını haksız çıkarma çabası, üstünlük duygusu, aşağılık duygusu, kendimizi başkalarıyla kıyaslama, bencillik ile yaşayan ve beslenen egomuzdur.Zihinsel- duygusal faaliyetlerimizin büyük bir bölümü egomuzun DOYUMSUZLUK OYUNUDUR.

Bazı insanlarda ise “kurban kimliği” vardır. Kendileriyle ilgili güçlü bir kurban duygusuna sahiptirler ki egolarının merkezi haline gelir, içerleme ve yakınma onların benlik duygularının temeli olur.Kurban öykülerine öyle bağlıdırlar ki, çözüm istemezler.

Rekabet duygusu ve kıskançlık egonun bir yan ürünüdür. Egonun kimliği kıyaslamaya dayanır ve bu kimlik daha çok “şey” le beslenir.O herşeyi kapmaya çalışacaktır.
Egosal benlik, yapısal olarak varlığını sürdürebilmek için karşı koyma, direnme ve dışlama ihtiyacı duyar.Bu yüzden o değil ben, onlar değil biz vardır.Hep bir şeyle ya da birisiyle çatışma ihtiyacındadır.

Tam da bu sebepten; egomuzla dost olamayız, kavga edemeyiz, görmezden gelemeyiz, her şekilde beslenir ve büyür.Sağlıklı olan; egoyu dengede tutmak ve farkındalıktır.
Tüm dikkatimizi an’a verdiğimizde, kafamızdaki “o ses” i farkettiğimizde ve egonun farkındalığına vardığımızda özgürleşebiliriz.

FARKINDALIK OLDUĞUNDA, ARTIK EGO EGO DEĞİL, ALIŞKANLIK KALIBIDIR SADECE.
Egomuz jokey, biz at olursak her yola koşar bizi. Biz jokey, egomuz at olursa kontrol bizde olur, dengede kalabiliriz.
EchartTolle der ki; “Ego dağ olmak ister kocaman olmak, ama siz egoyu bir vadi yaparsanız, işte derinlik oradadır! Huzur oradadır!”

Mukaddes Pekin Başdil

Araştırmacı-Yazar

Kaynak: Denizli Haber

uyanış aydınlanma mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes mukaddes mukaddes ruhsal rehber kolektif bilinç farkındalık hazartandoğan hakanyedican hakanyılmazçebi abdullahcanıtez bülentgardiyanoğlu ozanpartal sevildeniz cananbekdik cenksabuncuoğlu Bülent Gardiyanoğlu Çağrı Dörter Deniz Egece Zehirli Mikrofon Halil Ata Bıçakçı Erhan Kolbaşı Hasan Hüsnü Eren Prof. Dr. Gazi Özdemir Anette Inserberg Hakan Yedican Ferhat Atik Mustafa Kurnaz Kubilay Aktaş Hazar Tandoğan Alişan Kapaklıkaya Canten Kaya Şanal Günseli Haluk Özdil Binnur Duman Tuna Tüner Eray Hacıosmanoğlu Serpil Ciritci İlhan Berat Yılmam Teoman Karadağ Dr. Ramazan Kurtoğlu Abdullah Çiftçi Abdullah Canıtez Lemurya MU