Ho’oponopono öğretisi aslında antik Hawai öğretisi olarak meşhur oldu ve tanındı son yıllarda. Ancak aborijinler ve şamanlarda, kadim dinlerde kullanılan arkaik bir öğretidir bu. Ho’oponopono, Hawai dilinde “Doğrusunu yap” ya da “Bir hatayı düzelt” demektir. Bu öğretiyi ilk kullanan ve Hawaili bir doktor olan Dr. Hew Len. Bir akıl hastanesinde şizofrenlerin, inanılmaz derecede zararlı, tehlikeli azılı mahkumların tedavisini bu yöntemle yaptıktan sonra dünyada çok meşhur olan ve irdelenen bir akım ve bir öğreti olmuştur. Üstelik Dr.Hew Len bunu, ruh hastası ve ömür boyu hapisle hükümlü bu mahkumların hiç birinin yüzünü bile görmeden yaptı. Sadece % 100 sorumluluk alarak. “Madem bu suçluların iyileştirilme görevi bana verildi, bu benim sorumluluğum ve bu beni de ilgilendiren bir durum” diye düşündü.

Gerçekten hayatımızda dengesizliğe ve bütün hastalıklara neden olan, acı veren düşüncelerin ve hataların enerjisinin ortadan kaldırılmasının bir yoludur ho’oponopono. Bir arınma yöntemi, özgürleşme yoludur. Ve bu dört cümlenin de bu kötü enerjiyi ortadan kaldırma ve dönüştürme enerjisi vardır. Hangi dilde olursa olsun, hangi dilde söylenirse söylensin yüzyıllardır, insanlar bu cümleleri kullandıkça bu cümlelere mucizevi güzellikte enerji yüklediler…

Seni seviyorum.

Özür dilerim.

Lütfen beni affet.

Teşekkür ederim.

Bu dört cümleyi hangi dilde söylerseniz söyleyin, dönüştürme ve değiştirme gücüne sahiptir artık; Hangi dilde olursa olsun “Seni seviyorum” , yani sevgi içeren sözcük soruna neden olan hangi duygu olursa olsun; içerleme, korku, öfke, suçlama, şaşkınlık hepsini nötrolize eder. Ve daha sonraki adımda nötrolize olmuş enerjilerin yerini bir ıssızlık boşluk ve gerçek özgürlük düşünceleri kaplar. Sevgi boşalan ve özgür kalan düşünceleri kendisi ile doldurur. Boş kalan düşüncelerin yerine sevgi dolmuş olur.

Karşılaştığımız ve başımıza gelen sorunların tümü bilinç altımızda tekrar eden hatıralardır. Ve bir şekilde bunlardan özgürleşmek ve bu hatıralardan almamız gereken dersi almak ve serbest bırakmak yoluyla dönüştürmek durumundayız. İşte “Seni seviyorum” ve diğer 3 olumlama bizim dönüştürmemizi sağlar.

Öğretinin esası yüzde yüz sorumluluk almak. Yaşamımızda gördüğümüz, duyduğumuz, dokunduğumuz, tattığımız, deneyimlediğimiz her şey bizim sorumluluğumuzdadır. Çünkü biz bilinç altımızda arınmamışızdır bu olaylardan… Yani bizim enerjimiz ne ise biz o enerji zincirindeki olayları ve fenomenleri çekiyoruz demektir. Arınmadığımız sürece bütün bunlar bizim sorumluluğumuzdadır. Ve bu karşımıza çıkmaya devam edecektir.

Kendi içimde “Bu soruna neden olan nedir?” “Bu sorunu nasıl düzeltebilirim?” şeklinde yüzde yüz sorumluluk almam gerekir.

Bu sisteme göre; karşıdaki insan bana sıkıntılarını, sorunlarını anlattığında ya da şahit olduğumda dokunduğumda, işittiğimde ben olayın içinde yüzde yüz kendimi sorumlu tutmak durumunda olurum. Yaşamımdaki herkesin söylediklerinden ya da yaptıklarından tamamen sorumluyum demektir.. Arın! Arın! Arın!

Her şey benim bir aynamdır. Aynı zamanda deneyimlediğim her şey, kendi içimden gelen her şey tamamen dışarıda olan şeylere bağımlılığındadır ve benim sorumluluğumdadır. Dolayısıyla öğrenmem gereken ya da yapmam gereken şey arınmak arınmak arınmak…

Ho’oponopono; sorunları, yeniden canlanan hatıraları görmektir. Ho’oponopono sorunu bir sıkıntı olarak değil bir fırsat olarak görmektir ve sevginin gözüyle bakıldığında harekete geçmek ve düzeltmek ve değiştirme şansına sahip olmak demektir. Eksiksiz olarak sorumluluk almak ve yüzde yüz sorumluluk almak demektir. Hayatımıza giren insanları ve onların sorumluluğunu da almak demektir. Çünkü onların sorunları benim sorunumdur. Onlar benim hayatımdaysa eğer onlar hayatlarının problemlerini sorumluluklarını bana anlatıyorlarsa ve benimle paylaşıyorlarsa benim de deneyimlemekte olduğum bir sorundur bu. Çünkü o olayın içinde bana anlattığı için ben de varımdır. Bunu anlatabiliyor muyum?

Bana eczaneye geldiklerinde insanlar kocalarıyla olan kavgalarını, kayınvalidesi ile olan kavgasını, komşusu ile olan ilişkisini ya da herhangi bir yerinin ağrısını, hastalığını, çocuklarıyla olan sorunlarını bana anlattıkları için benim içimde bir şey buna sebep oluyor diye düşünüyorum ve yüzde yüz sorumluluk alıyorum. Ve içimden dört cümleyi tekrarlıyorum; bir çeşit dua gibi, bir çeşit dönüştürme gibi; yüzde yüz sorumluluk alıyorum ve değiştiren dönüştüren dört cümle ile kendimi arındırırken onları da arındırıp şifalandırıyorum, özgürleştiriyorum.

“Seni seviyorum” tek kesin yoldur ve iyileştirmenin en kısa yoludur bu anahtar! Bunu unutmamak gerekir.

Onların ihtiyacı yok değişmeye gerçekte, değişmeye ihtiyacı olan biziz çünkü kendimizi iyileştirdiğimiz zaman aynı zamanda onları da iyileştirmiş oluyoruz.

Yaklaşık iki yıl önce ho’oponopono öğretisini ilk öğrendiğimde bunu deneyimlemek istedim. Tesadüfen bir Amerika yolculuğum sırasında, yaklaşık 30 yıldan beri tanıdığım, aynı sınıfta okuduğum ve yıllarca da birbirimizi görmek zorunda olduğumuz bir arkadaşım vardı ve karşılıklı olarak birbirimizden hoşlanmıyor, karşılıklı olarak aynı ortamlarda bulunmamaya çalışıyorduk. Ona rağmen aynı meslekte olduğumuz için sık sık da karşılaşmak, birlikte zaman geçirmek zorunda kalıyorduk. Uçağa bindim ve tam 11 saat aynı uçakta, birbirine yakın koltuklarda oturmak durumunda kaldık. Ben ho’oponopono’yu denemeye karar verdim. Ve 11 saat boyunca aklıma geldikçe;

“Seni seviyorum.

Özür dilerim.

Lütfen beni affet.

Teşekkür ederim. “ diye tekrar ettim.

İçimden fısıl fısıl tekrarlıyordum. Uyuyordum uyanıyordum, sesini duyuyordum tekrar sihirli dört cümleyi tekrarlıyordum. 11 saat boyunca aklıma geldikçe, gözüm takıldıkça, sesini duydukça ho’oponopono yapmaya devam ettim. O gün New York’ta ilk defa tam otuz yıl sonra, akşam yemeğinde yanıma geldi ve bir sandalye çekti: “Otuz yıl boyunca biz seninle bir türlü bir akşam yemeğinde bile birarada olmadık. Ama bu gece akşam yemeğinde sana eşlik etmek istiyorum izin verirsen” dedi ve on gün boyunca Amerika’da hep beraberdik ve o günden beri en iyi dostlarımdan birisi. Daha sonra ona anlattığımda, hile yaptığımı söyledi ve gülmekten katıldı. Artık O da ho’oponopono yapıyor…

 

Mukaddes Pekin Başdil

Araştırmacı-Yazar

Kaynak: Denizli Haber

uyanış aydınlanma mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes mukaddes mukaddes ruhsal rehber kolektif bilinç farkındalık hazartandoğan hakanyedican hakanyılmazçebi abdullahcanıtez bülentgardiyanoğlu ozanpartal sevildeniz cananbekdik cenksabuncuoğlu Bülent Gardiyanoğlu Çağrı Dörter Deniz Egece Zehirli Mikrofon Halil Ata Bıçakçı Erhan Kolbaşı Hasan Hüsnü Eren Prof. Dr. Gazi Özdemir Anette Inserberg Hakan Yedican Ferhat Atik Mustafa Kurnaz Kubilay Aktaş Hazar Tandoğan Alişan Kapaklıkaya Canten Kaya Şanal Günseli Haluk Özdil Binnur Duman Tuna Tüner Eray Hacıosmanoğlu Serpil Ciritci İlhan Berat Yılmam Teoman Karadağ Dr. Ramazan Kurtoğlu Abdullah Çiftçi Abdullah Canıtez Lemurya MU