Bugünkü yazım, geçen haftaki “Anunnakiler ve İnsanın Kadim Tarihi” adlı yazımın devamı niteliğinde olacak.

Anunnakiler kendi gezegenleri olan Niburu’nun atmosferini onarmak için, Tiamat’tan kopan Dünya gezegenine gelmişler ve altın çıkarmaya başlamışlardı. Böylece insan ırkının geleceği şekillenmeye başlayacaktı…

Anunnakiler’in Türkçe karşılığı “Gökten inen Tanrılar” demektir. Peki, kimdir bunlar?

(Niburu gezegeninin 1 yılına “1 ŞAR” denir ve Dünya zamanıyla 3.600 yıla tekamül eder. Yani Niburu gezegeninin güneşin etrafında dönme süresidir bu ve eliptik bir yörüngesi vardır. O zamandan beri de, her 3.600 yılda bir kez dünya gezegenine yaklaştığı ve dünyanın kaderini değiştirdiği söylenir).

Aranılan altını bulmaları için, Niburu’nun kralı Anu, oğlu Enki’yi (Niburu’daki adı EA’dır) toplam 50 kişilik bir grup ile dünyaya gönderdi, bu sebeple Anunnaki (gökten inen 50’ler) dediler onlara. Önce Mezopotamya bölgesindeki nehirlerde ve sularda altın aradılar, buldular, gönderdiler. Ama gönderilen altın Niburu atmosferini tamir etmeye yetmedi. Sonra Enki’nin üvey kardeşi Enlil de geldi Dünya’ya ve Enlil Edin denilen bölgenin yönetimini alırken, kardeşi Enki’ye ABZU adını verdikleri Afrika’nın yönetimini verdiler Niburu’dan.

Gece gündüz durmadan çalışan Anunnaki işçiler yorulmaya ve isyan çıkarmaya başladılar ki üstelik sık sık ve grup grup Niburu’dan yenileri geliyor, dünyadakiler geri gönderiliyordu.

Bir süre sonra kız kardeşleri Ninmah ve Enki’nin oğlu Ningişzidda da dünyaya geldi. (Ningişzidda Sümer’de “Kesin bilimlerin ve ilahi sırların efendisi” THOT olarak bilinir. “KAYIP SIRLAR KİTABI”nı yazmıştır ve hala ortaya çıkmamıştır ve birçok insanın bu yüzden lanetlendiğine inanılır).

Enki (Ptah olarak da bilinir), kendi Abzu bölgesinde “Yaşam Evi” adını verdiği bir laboratuvar kurmuş ve gizlice Afrika’da yaşayan ilkel varlıkları birbirleriyle eşleştirip yeni bir melez işçi köle sınıfı oluşturmaya çalışmış, bütün bu yarısı bir çeşit diğer yarısı başka bir çeşit olan tuhaf yaratıkları kafeslere doldurmuştu.

Fikirlerini Enlil ve diğerlerine anlattığında, Enlil hariç hepsi onaylamıştır çünkü bir köle grubuna ihtiyaç vardır, altın illaki çıkarılmalıdır.

Enlil bunun ilahi sistem ve kurallarına uymadığını, köleliğe karşı olduğunu anlatsa da etkili olmadı çünkü babaları Anu da onay vermişti artık bu duruma.

Onlarca başarısız denemeden sonra, ilk köleyi dünyaya getirirler. Çünkü başlangıçta birçok sebeple başarılı olamamışlar ve Ninmah’ın kendi bedenini kullanmasıyla sonuçlanan doğum sonrası 7 gönüllü kadın Anunnaki kendi istekleriyle taşıyıcı annelik yapmışlardı. Daha sonra doğan varlıkları kendi aralarında çiftleştirerek yeni bir köle ırk oluşturmuşlardı.

Bir süre sonra da ENKİ VE ENLİL’in soyları arasındaki savaşlar başladı ve gerilim tırmandı, bugüne kadar gelen karanlık ve aydınlığın savaşlarının temelini oluşturdu.

Bu insan ve insan DNA’sına dair anlatılan iki versiyondan biridir ki, Zecharia Sitchin’nin anlatımıdır. Amerikalı bir Yahudi’dir kendisi, Tevrat temelli ve tüm yolları Tevrat’a götüren bir Sümereolojik çeviri yapmaktadır. Buradaki niyeti cidden sorgulanabilir, zira bir Sümerolog olmadığı da konuşuluyor bolca…

Diğeri ise 12 sarmallı insanın 2 sarmala indirilip hafızasının silinmesi durumudur bunu da MUAZZEZ İLMİYE ÇIĞ bu şekilde yorumlar.

Burada dünyaya inen ellilerin indiği dönemdeki Mu ve Atlantis’te yaşayan insanlar devreye giriyor…

Mu ve Atlantis insanları 12 DNA’lı idiler ve o dönemde dünyada yaşayan sürüngen ırkları insanlardan daha güçlü olmadıkları için yeraltına Şambala’ya çekilmişlerdi. İnsanların arasına fesat sokup onları birbirine düşman ettikten sonra Mu ve Atlantis’in birbirleriyle savaşını seyrettiler.

Önce Mu battı. Buradakiler batmadan önce tüm Dünya’ya ve Atlantis’e geldiler.

Sonra Atlantis battı, batmadan önce de bazı kutsal rahipler ve insanlar Mısır’a geldi antik Mısır’ı ve piramitleri kurdu.

Öyle güçlü bir yok oluş oldu ki o dönemdeki kristallerin gücü bugünün nükleer bombalarından güçlüydü. Çok uzun yıllar 12 DNA’lı insanlar, uzun zaman önce Elfler tarafından yapılan LEMURYA mağaralarında saklandılar.

Şambala’daki Reptilianlarla onlara hizmet eden “Karanlığın hakimleri” denen insanlarla, Agarta’daki Atlantislilerin savaşları yeraltında da devam ettiği için insan ırkı iyice azalmıştır.

Tiamat’ta reptilianları bitiren Anunnakiler, Thuban Irkı tarafından, dünyaya insanları öldürmeye gönderildiler hatta kendi cinslerinin dünyada yok olması pahasına.

Thuban ırkı, evrendeki en güçlü ırktır ve iyi taraf olan Galaktik Federasyon’a ya da kutsal 6’lı denen kötü tarafa da bağlı değildir.

Thubanlıların isteği ile Anunnakiler insan DNA’sını 12’den 2’ye indirenlerdir. Yani ENKİ tarafından yapıldı bütün bunlar…

Agarta’da saklanan ya da başka yerlere göçen 12 DNA’lı insanlar da hafızası silinen kendi insan ırkları tarafından cadı ya da büyücü diye öldürüldüler.

Bir gün matrixden sıyrılıp, simülasyondan çıkınca bizi nasıl bilinçaltımızla sıkıştırıp, bizi bizimle kontrol altında tuttuklarını ve hapsettiklerini anlamış olacağız…

Mukaddes Pekin Başdil

Araştırmacı-Yazar

Kaynak: Denizli Haber

uyanış aydınlanma mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes mukaddes mukaddes ruhsal rehber kolektif bilinç farkındalık hazartandoğan hakanyedican hakanyılmazçebi abdullahcanıtez bülentgardiyanoğlu ozanpartal sevildeniz cananbekdik cenksabuncuoğlu Bülent Gardiyanoğlu Çağrı Dörter Deniz Egece Zehirli Mikrofon Halil Ata Bıçakçı Erhan Kolbaşı Hasan Hüsnü Eren Prof. Dr. Gazi Özdemir Anette Inserberg Hakan Yedican Ferhat Atik Mustafa Kurnaz Kubilay Aktaş Hazar Tandoğan Alişan Kapaklıkaya Canten Kaya Şanal Günseli Haluk Özdil Binnur Duman Tuna Tüner Eray Hacıosmanoğlu Serpil Ciritci İlhan Berat Yılmam Teoman Karadağ Dr. Ramazan Kurtoğlu Abdullah Çiftçi Abdullah Canıtez Lemurya MU