Ömür dediğin üç gündür,
Dün geldi geçti, yarın meçhuldür,
O halde ömür dediğin bir gündür, o da bu gündür.
(Can Yücel)
Bizim bu gezegendeki, yani bu realitedeki zaman anlayışımız lineerdir ( doğrusaldır). Yani zamanda bir E noktasına gitmek için önce sırasıyla A, B, C ve D zamanlarından geçmek gerekir. Kısacası zaman kavramı buraya aittir ve bir yanılsamadır. Gerçek evrende zaman ” şu an” dır ve her şey şu anda olup bitmektedir. Yani kuantumda da anlatıldığı gibi, geçmiş ve gelecek yoktur, tek zaman vardır. Ortaçağ da şimdidedir, taş devri de, hatta 2150’de.
Biliyorum biraz karışık. Biraz çılgınca. Ama gerçek gerçektir, çılgın olması gerçeği değiştirmez. Bir zamanlar dünyanın tepsi gibi düz olduğunu düşünenler için, yuvarlak olduğunu işitmek de aynı derecede çılgıncaydı…
Peki, biraz daha açalım bu zaman konusunu o halde; siz geçmişteki kötü anılarınızı hatırlayıp, hüzünlenip, üzüldüğünüz an itibarıyla, o an ile bağlantıdasınız ve direk olarak o enerjiye bağlandınız demektir. Yani bu farkındalıktan uzak ve aydınlanmamış bir davranış demektir. Bizim öfke, kin, nefret duymamıza, kurban ve aldatılmışlık enerjisine bağlanmamıza hizmet eden bir durumdur. Hatta geçmişteki güzel anılara bağlanmak bile sorgulanabilir, ki modumuz moralimiz düşük olduğunda enerji ve frekansımızı yükseltmek için kullandığımız zamanlar hariç . Ancak o zaman, bilerek ya da bilmeden yapılan bu güzel bağlantı bizi dengelemek için iyi olabilir.
Yani asıl söylemek istediğim şey şu ki; zaman bizim zannettiğimiz gibi lineer değil, derin ve çok boyutludur. Biz sadece bir yaşam ve zaman tekerleğinin( dairesinin) sadece bir noktasında durduğumuz için; yani bir zaman çemberinin en dış çeperindeki bir noktada yaşadığımız için; noktanın olduğu yerde geçmişi ve geleceği lineer yani doğrusal bir çizgi olarak olarak algılıyoruz. Ya bu sadece bir yanılsama ise? Ya dairenin tam orta noktasında bir yerde olsaydık, o zaman çok boyutlu bir zamana şahit olur muyduk sizce? Geçmişi ve geleceği aynı anda görebilir miydik? Ya geçmiş ve gelecek aynı anda yaşanıyorsa? Bu doğruysa? Bir zaman makinesi olsa geçmişe, geleceğe seyahat edebilir miydik?
Kısacası, biz “doğrusal zaman” da geçmiş ve gelecek illüzyonundayken, evren çok boyutlu zamanda, “şimdi”de, yani an’da bulunur. Dolayısıyla tüm olasılıklar şimdi de mevcuttur.
Bugün artık olasılıklar dünyasından bolca bahsediliyor her yerde. Yani aslında sizin Amerika’nın başkanı olma olasılığınızdan tutun da, dünyanın en ünlü pop starı olma olasılığınıza, ya da parkta bir evsiz olarak yaşama olasılığınıza kadar her olasılık olabilir bu zaman havuzunda ve dünya realitesinde. Biz “özgür seçim” hakkına sahip olduğumuz ve ilahi boyuttan tercihlerimize karışılmadığı için, istediğimizi seçiyoruz. Olasılıklar havuzunda nereye bakarsak onu seçiyoruz aslında. Kısacası basketbol topu her yerde, ama siz onu ancak baktığınız yerde elinize alabilirsiniz. “Dr. Quantum Çift yarık deneyi” çizgi filmini ve diğer serilerini izlemenizi isterim, size bunları anlamanız açısından çok katkısı olacaktır.
Neyse; konumuza geri dönersek; Daha önce başka birçok yazımda bahsettiğim gibi, insan enerjisi ve gezegenin enerjisi birbiri ile direk bağlantı içindedir. Ve manyetik alan değişmeğe başladıktan sonra, gezegenin rezonansı 7.8 hertz’den 12? ye kadar yükseldi. Böylece saat üzerinde 24 saat olan bir günü, kuantumda 16 saat olarak yaşıyoruz. Güne başlıyoruz bitiriyoruz. Haftaya başlıyoruz bitiriyoruz ama hiç bir işimizi bitiremiyoruz. Orta yaş ve üzerinde olanlar çok iyi anladılar bunu bence, değil mi? Zaman çok hızlı akıyor artık farkettiniz di mi?
Geçmiş ve gelecekle oyalanmak yersiz ve anlamsız artık. Zaten bükülüp küçülmüş zamanda daha fazla zaman kaybetmeyelim!
Geçmişteki bütün her şey beyin hafızasının yarattığı bir illüzyon, gelecek üzerine düşünmek ise beynin olasılık oluşturma özelliğinin bir vizyonudur. Yani ne geçmiş var ne gelecek. Zihninizi geçmişle ve gelecekle olmayan illüzyonlarla meşgul etmeyin. Zihninizin geçmişe ve geleceğe kaymasına izin vermeyin. Sadece şu an da varsınız ve şu anın farkına varın; kendinizin, etrafınızda olan her şeyin, herkesin. Tüm detaylarına kadar. Oturduğunuz yerin, üstünüzdeki elbisenin, parmaklarınızın, nefesinizin, ayak parmak uçlarınızın. Midenizi fark edin. İyi mi? Ne yemek istiyor? Sindirimi nasıl? Sizden bir şey istiyor mu? Bir şey mi anlatmak istiyor? Yerdeki halının desenlerine bakın. Odadaki mobilyaları gözden geçirin. Vay canına! Hiç bakmamışsınız daha önce değil mi? Duvardaki tabloyu bu kadar detaylı incelememiştiniz değil mi? Oysaki son 10 yıldır oradaydı.
Dokunabildiğiniz, koklayabildiğiniz, işitebildiğiniz ve görebildiğiniz her şeyi bir gözden geçirin şu an. Bulunduğunuz odadaki her şeyi. Oturduğunuz yerde rahat mısınız? Sizi rahatsız eden bir koku ya da ses var mı? Evet! İşte şimdi şu an’dasınız! Ne geçmiş var şu anda ne de gelecek! Ve gelecek, şu anda yarattığınız düşüncelerle yapılanacak.
Geçmişteki olaylar o an’ın şimdisinde gerçekleşmişti. Gelecekteki olaylar da o an’ın şimdisinde gerçekleşecek. Bizim gerçekliğimizde sadece bir an vardır. O da ” şimdi”…
Her gün en az 3-5 kez bunu yapın, içinde bulunduğunuz ortama ve 5 duyunuza konsantre olun ve an’da, şimdi de olmaya çalışın. Zaman içinde bunu daha sık yapın ve her defasında algılarınızın inceldiğini hissedeceksiniz. An’da ve şimdi de olmak sizin ” fırsat pencerelerini” algılamanızı sağlayacak, başarılarınızı artıracak. Başarılarınız doygunluk ve huzur getirecek. Bu doygunluk kendinizi gerçekleştirmenizle sonuçlanacak. Kendinizi gerçekleştirdikçe, an’da ve şimdi de olacaksınız. Kısacası bu döngü böyle sürüp gidecek…
O halde, John Kabat-Zinn’in bir sözüyle bitirelim: Tam da olduğunuz kişi olma ve içinde bulunduğunuz anı aynen olduğu gibi kabul etme izni verin kendinize! Bu sizi iyi hissettirecek!
Mukaddes Pekin Başdil
Araştırmacı-Yazar
Tükendi
Dikkat: Tükenmek üzere!
Availability date:
uyanış aydınlanma mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes mukaddes mukaddes ruhsal rehber kolektif bilinç farkındalık hazartandoğan hakanyedican hakanyılmazçebi abdullahcanıtez bülentgardiyanoğlu ozanpartal sevildeniz cananbekdik cenksabuncuoğlu Bülent Gardiyanoğlu Çağrı Dörter Deniz Egece Zehirli Mikrofon Halil Ata Bıçakçı Erhan Kolbaşı Hasan Hüsnü Eren Prof. Dr. Gazi Özdemir Anette Inserberg Hakan Yedican Ferhat Atik Mustafa Kurnaz Kubilay Aktaş Hazar Tandoğan Alişan Kapaklıkaya Canten Kaya Şanal Günseli Haluk Özdil Binnur Duman Tuna Tüner Eray Hacıosmanoğlu Serpil Ciritci İlhan Berat Yılmam Teoman Karadağ Dr. Ramazan Kurtoğlu Abdullah Çiftçi Abdullah Canıtez Lemurya MU