Zıtların bir’liğini konuşmaya bayılırım ben. Her şey zıddıyla var olur; bu mükemmel bir dengedir. Nefret ve sevgi, güzel ve çirkin, korku ve huzur, çatışma ve dinginlik tamamen olduğu gibi kabul edildiğinde çeşitliliğin ve farklılığın ahengi kutsandığında, bu realite cennete dönüşecektir.
Hz. İsa’nın en büyük öğretisi ” Birbirinizi sevin” üzerine kuruluydu. Sümer yazıtları’ndan, Lao Tzu’nun Taoizm’ine, Sidharta Gautama’nın Budizm’ine ve Hz. Muhammed’in öğretilerindeki ve davranışlarındaki insan sevgisine kadar tümünde aynı “öz” vardı. Bu öz tüm var olanı, olmuş olanı ve olacak olanı kabullenip, olduğu gibi almaktan geçer.
Daha büyük tabloyu görmek ve daha geniş bir perspektiften bakmanın farkındalığı geldiğinde, insanlar kendilerini de çevrelerini de ve nihayet dünyayı da değiştirecekler. Bölünmüşlük duygusunun yerini işbirliği ve bilinçsizliğin yerini empati aldığında, bugün var olan ve var olacak tüm gezegensel sorunlar çözülecek. Kültürel, ekonomik, ırksal, dinsel ve dilsel tüm farklılıklar olduğu gibi alınıp kabul edilecek bir gün ve çeşitliliğimizin lezzeti fark edilecek, çünkü hepsi uygundur ve olması gerektiği gibidir.
En sonunda bir gün, birbirimizi önemsediğimizde, birbirimize yardım etmeye başladığımızda, sorumluluklarımızı öğreneceğiz. Yaşayan her varlığa, sevgi, sabır, şefkat ve anlayışla yardım etmeyi de öğreneceğiz elbette.
“Bilge kişi, yaratılıştaki ayrılıkların ve farklılıkların yalnızca geçici olduğunu ve bunların hepsinin altında tek bir nihai gerçeğin yattığını gördüğünden, olayların belli bir şekilde meydana gelmesi için diretmez. İşleri kolayından alır; çünkü bunların hepsinin ortak bir sonu olduğunu bilir” der üstad Maharishi Mahesh Yogi.
Ve bir gün, kendimizi ve her şeyi yargılayıp etiketlemekten vazgeçtiğimizde büyük değişim başlayacak. En büyük özgürlük, olan her şeyin olması gerektiği gibi olmasının bilincidir. Olan her şey uygundur ve mükemmeldir. Her şeyin bir nedeni ve amacı vardır mutlaka. Her şey mükemmelliğe doğru tekamül ederken, yanlışlar ve hatalar olacaktır ki, dersler alınsın ve iyice öğrenilsin. Kökenimizi ve özümüzü tamamen hatırladığımızda, sevgiyle kabullenme ve işbirliği dünyamıza tamamıyla geldiğinde, anlaşmazlıklar ve ayrılıklar tamamen bitecek, gerçekten bitecek. Biliyorum ki bu bir paradoks değil, ütopya hiç değil.
Bencillikler ve rekabet tamamen yok olacağından o gün ne yasalar kalacak ortada, ne hükümetler ne de güç istemi. Kimse çalmayacak, kimse öldürmeyecek ki kanuna ihtiyaç kalmayacak. Polise, silahlara, hükümetlere ihtiyaç kalmayacak o zaman.
Hiç bir toprak hiç bir millete ya da ülkeye ait olmayacak. Bütün insanlar özgürce gezebilecekler tüm dünyada. Kimse bir başka ülkeye girerken durdurulmayacak çünkü ülke diye bir şey olmayacak, tüm gezegen hepimizin evi ve ülkesi olacak.
Kimsenin bir şeyi unutmak için alkole, sigaraya, uyuşturucuya ihtiyacı olmayacak ki kanunlar gereksin. Eğer her şey herkesin kullanımına açık olsaydı, herkes istediği kadar yiyecek ve içeceğe sahip olsaydı hırsızlık olur muydu? Herkes eşit haklara sahip olsaydı, aynı barınma, eğlenme, eğitim, spor ve dinlenme şansına sahip olsaydı ve herkes birbirine eşit derecede saygı gösterseydi gerçekten kanunlara, hükümetlere, polislere gerek olur muydu sizce?
Bunları çok erken anlatıyorum ve söylüyorum biliyorum. Ama gerçek değişmez! Gerçek gerçektir! Ben bunları söylemesem de bunlar gerçekleşecek! Az sayıda insan bunları biliyor olsa da, herkesin anlaması sadece zaman meselesi. Nasıl mı biliyorum? 2012 sonrası doğan çocukların farklı olduğunu hepimiz biliyoruz. 2030 sonunda içinde bulunduğumuz foton kuşağı geçiş tünelinden çıkmış olacağız. Bu sırada gezegenin çevresindeki manyetik alan da değişti. Yani insanların titreşimi ve enerjisi değişti, değişiyor, değişecek. Her şey değişecek; insanlar, ülkeler, yönetimler ve tüm gezegen. Herkes bu yeni güzel ve aydınlık enerjiye uyumlanmak zorunda kalacak, önünde, sonunda. 2030 sonrası çocuklar bu yeni enerji ile doğacak ve eski enerjileri değiştirecekler ve tabiki de bizi kınayıp aşağılamayacaklar; binlerce yıldır böyle kötü kalabildiğimiz, gezegeni bitme noktasına getirip, tükettiğimiz için; kıyasıya birbirimizi katledip yok ettiğimiz için bizi eleştirmeyecekler. Çünkü onlar… Onlar sevgi, şefkat ve merhametle, anlayışla doğacaklar.
Bizler de kendimizi hazırlamaya başlasak iyi olacak. Değişim zamanı geldi. Kötünün ve iyinin savaşı, karanlığın ve aydınlığın savaşı bitecek yakında. Zıtlar birleşecek, birbirini sıfırlayıp nötürleyecek, geride sadece aydınlık ve iyi kalacak. Bu böyle bilinsin!
Geçenlerde, New York’ta yapılan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Eylem Zirvesi’nde bir konuşma yapan ve Trump’a eleştirel ve sert bakışı ile gündeme oturan, İsveç’li küçük kız Greta Thunberg’i herkes duydu ve bütün dünya şok oldu. Siyasi liderlerin çevresel konularda yetersizliğini yüzlerine vurduğu ateşli konuşmasında: ” Ben şu anda burada değil, okyanusun öbür ucundaki okulumda olmalıydım. Siz benim rüyalarımı, çocukluğumu, umutlarımı çaldınız! Belki ben daha şanslıyım ama insanlar acı çekiyor! İnsanlar ölüyor!” dedi.
Birçok dünya lideri ve Trump onunla alay etti; çocuk hemen bir hastalıkla yaftalandı, hiperaktif çocuklar gibi. Ama geleceğin çocuklarının çoğu farkındalıkla doğacak ve dünyayı değiştirecekler. Gezegensel sorunları çözüp, savaşın adını bile silecekler yeryüzünden. Hoş bizler de yapabilirdik! Keşke bizlerde yapsaydık ve görseydik bu cennet günleri! Ama o zaman kim rantlanırdı? Kime satarlardı silahlarını? Kime satarlardı uyuşturucularını? Kime satarlardı uydurdukları hastalıkları iyileştirmek için uydurdukları ilaçları?
Neyse… Nasılsa her şey değişecek yakında bu gezegende ve yeryüzü aydınlanacak… Hepimiz buna inanalım ve inancın tohumlarını ekelim şimdiden…
Mukaddes Pekin Başdil
Araştırmacı-Yazar
Tükendi
Dikkat: Tükenmek üzere!
Availability date:
uyanış aydınlanma mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes mukaddes mukaddes ruhsal rehber kolektif bilinç farkındalık hazartandoğan hakanyedican hakanyılmazçebi abdullahcanıtez bülentgardiyanoğlu ozanpartal sevildeniz cananbekdik cenksabuncuoğlu Bülent Gardiyanoğlu Çağrı Dörter Deniz Egece Zehirli Mikrofon Halil Ata Bıçakçı Erhan Kolbaşı Hasan Hüsnü Eren Prof. Dr. Gazi Özdemir Anette Inserberg Hakan Yedican Ferhat Atik Mustafa Kurnaz Kubilay Aktaş Hazar Tandoğan Alişan Kapaklıkaya Canten Kaya Şanal Günseli Haluk Özdil Binnur Duman Tuna Tüner Eray Hacıosmanoğlu Serpil Ciritci İlhan Berat Yılmam Teoman Karadağ Dr. Ramazan Kurtoğlu Abdullah Çiftçi Abdullah Canıtez Lemurya MU