Henüz üniversitede son sınıfta okuyordum. O zamanlar cep telefonları olmadığı gibi, telefonla konuşmak için postaneden kaydımızı yaptırır ve saatlerce beklerdik. Bu yüzden genellikle mektuplaşmayı tercih ederdik.
Bir gün rüyamda annemi, hiç bilmediğim kocaman bir hastanede, mavi pijamaları ile bir hasta yatağında yatıyor olarak gördüm.
Bir şekilde, İzmir’den Afyonda yaşayan ailemin evini aradım. Babam telefona çıktı. Ona, hastanenin etrafını, içini, dışını, odayı, merdivenleri, annemin üstündeki pijamayı ve bana “beni merak etme, iyiyim” demesini anlattım. Babam yalan söyleyemediği için, benim üzülmemi istemediklerinden gizlediklerini, fakat artık iyileşmeye başladığını, annemin üç haftadır hastanede olduğunu anlattı ve hastanenin numarasını verdi.
Bütün gün postanede bekledikten sonra, nihayet annemin sesini duyabildim. İyi olduğunu anladıktan sonra ilk işim, pijamalarını tarif ettirmek olmuştu. Benim gördüğümün aynıydı, sadece biraz önce değiştirmişti…
Bunun gibi yüzlerce defa, ertesi gün, ya da gelecek zamanda olacak şeyleri tıpı tıpına gördüm rüyalarımda, tüm detayları ile…
Acaba kendi eş benimden bana gelen mesajlar mıydı bunlar? Yani bazıları anlık hislerle ya da bazıları uzun zaman içinde gerçekleşen dejavular mıydı?
Alternatif evrenlerde yaşayan kozmik kopyalarımın bir uyarısı mıydı?
Başka evrenlerde başka kopyalarımızın olacağı bilim kurgusal değil, kozmolojinin bir konusudur. Ve ışıktan hızlı hareket eden takyonların keşfinden sonra bu konu açıklık kazanmış gibi gözüküyor.
Stephen Hawking’e göre, biz diğer evrenleri göremesek de onlar bizi etkiliyor. Hatta ortada bir korku, hayal, fikir veya özlemler olmadığı halde yaşamımızda olacak değişiklikleri nasıl hissedebiliyoruz diyor.
Hawking, bu duyguların ve bize gelen anlamsız hislerin diğer paralel evrenlerdeki bizlerle ve eşlerimizle olan iletişimimizden kaynaklandığını iddia ediyor.
Görelilik teoremi ve kuantum mekaniğini içine alan ve birleştiren M- teoremi yani “Sicim teoremi” yani “herşeyin teorisi” ne göre; çok sayıda paralel evrenler ve burada yaşayan ikizlerimiz yani eşlerimiz var. Evrendeki her şey titreşimden oluşuyor ve atom altı parçacıkları evrenin her yerinde aynı anda bulunabiliyor. Üstelik bu parçacıklar telepatik olarak da haberleşebiliyorlar.
Üç boyutlu düşünen zihnimizle, yanıbaşımızdaki bilgiyi ya da titreşimi algılayamıyor ve farketmiyor da olabiliriz. Yani aslında %99.99 u boşluk olan bedenimizle aslında yaşadığımızı sandığımız evrende, sadece farkındalığımızı mı yaşıyoruz? Çünkü her bir paralel evren, tek bir bütünün parçası olduğu için birbirlerine bağlıdır, birbirlerini etkiler ve etkilenirler.
Gördüğüm rüya da buna benzer bir şey olmalı; yani gördüğümüz rüyalarımız paralel evrenlerimiz olabilir mi?
Bilim adamlarına göre, günde ortalama 1000 rüya gördüğümüz halde en fazla üç tanesini hatırlarmışız. Bazı teorisyenlere göre de uykuda paralel evrenlerde oluyormuşuz. O zaman, 1000 tane paralel evrende mi oluyoruz aynı anda?
Çoğumuzun başına en az bir kaç kere gelen, ” deja vu” olarak adlandırdığımız; “Bu anı daha önce yaşamıştım”, “Buraya daha önce gelmiştim”, “Bu olayı rüyamda bire bir görmüştüm” dediğimiz şeyler, aslında paralel evrenlere ait enstantaneler değil mi zaten…
“MATRİX” filminde, Trinity ve Neon’un gördüğü merdivendeki kedi, tam bir “deja vu” olayı idi. Trinity bunu hatırladı ve matrix’i değiştirdi. Bu şu demek, ana benliğin çarkı içinde, oradan oraya farketmeden geçişler yapıyoruz, işte bu da tam bir deja-vu olarak karşımıza çıkıyor.
Yani o halde, bir zaman makinamız olsaydı, geçmişe ve geleceğe gidip gelebilir miydik acaba?
Keşke… O zaman bütün geçmişteki acıları ve savaşları ve katliamları silebilirdik. Silmez miydik? Haklısınız… Hala dünya bugün bile kan gölü…
Neyse, konumuza dönelim…
Peki paralel ikizlerimiz, yaptığımız yanlışların doğrularını mı yaşıyorlar orada, yoksa biz mi onların?
Ya da biz seçimimizi yaptığımızda paralel ikizimiz, bizim seçmediğimizi mi seçiyor başka bir kişilikte?
İşte bu; kainatta sonsuz sayıda galaksiler varken, sadece bizim yaşadığımızı değil, sonsuz sayıda varlıkların yaşadığını da göstermiyor mu o zaman zaten?
Milyonlarca galaksi varken, neden sadece dünyada hayat olsun ki?
Mukaddes Pekin Başdil
Araştırmacı-Yazar
Tükendi
Dikkat: Tükenmek üzere!
Availability date:
uyanış aydınlanma mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes mukaddes mukaddes ruhsal rehber kolektif bilinç farkındalık hazartandoğan hakanyedican hakanyılmazçebi abdullahcanıtez bülentgardiyanoğlu ozanpartal sevildeniz cananbekdik cenksabuncuoğlu Bülent Gardiyanoğlu Çağrı Dörter Deniz Egece Zehirli Mikrofon Halil Ata Bıçakçı Erhan Kolbaşı Hasan Hüsnü Eren Prof. Dr. Gazi Özdemir Anette Inserberg Hakan Yedican Ferhat Atik Mustafa Kurnaz Kubilay Aktaş Hazar Tandoğan Alişan Kapaklıkaya Canten Kaya Şanal Günseli Haluk Özdil Binnur Duman Tuna Tüner Eray Hacıosmanoğlu Serpil Ciritci İlhan Berat Yılmam Teoman Karadağ Dr. Ramazan Kurtoğlu Abdullah Çiftçi Abdullah Canıtez Lemurya MU