Herhangi bir molekülün taşımış olduğu elektron ve proton sayısı birbirine eşit olduğu zaman nötr, elektron sayısı proton sayısından bir fazla ise negatif yüklü iyon, tersi ise yani proton sayısı elektron sayısından fazla ise pozitif yüklü iyon deriz. Bu oksijen için de böyledir. Eğer oksijenin de elektron sayısı, proton sayısından bir fazla ise negatif yüklü olacaktır ve sağlık açısından inanılmaz önemlidir ve vazgeçilmezdir. Vücut için gerekli olan oksijen, negatif iyon yüklü oksijendir.

Yani, iyice anlamak açısından; negatif iyon, ortamdaki oksijen molekülünün elektron almış şeklidir ve bu moleküller elektron kaybettikçe pozitif iyonlara yani zararlı iyonlara dönüşür. Bunu anlamak biraz zor geliyor, çünkü her şeyin pozitifi faydalı gibi bir genelleme vardır. Ama burada durum biraz farklı. Negatif iyon elektrona doymuş iyondur ve insan sağlığına faydalı olan negatif iyondur kısacası.

En yüksek dağlarda ve yoğun ormanla kaplı bölgelerde her cm küpte 6000 civarında negatif iyon vardır. Şehirlerde ise bu 2000’e kadar inerken, sanayi kentlerinde ve kapitollerde 1000’e kadar düşüyor maalesef. Dolasıyla oksijen açısından besinsiz olmamızın ötesinde, hareketsiz ve ölü oksijeni solumak zorunda kalıyoruz.

Beynin kaliteli oksijene ihtiyacı olduğu gibi, damar sertliği ve serotonin salgısı açısından da negatif iyonlu oksijen çok önemlidir. Soluduğumuz oksijenin nötr olması bir yana, çoğu zaman pozitif oksijen bile soluyoruz ki hipertansiyonun ve hücre yaşlanmasının en büyük nedeni bu. Arabaların durduk yerde beklerken oksitlenmesi de buna bir örnek. Oysaki yüksek dağlarda yaşayan insanlar, sanayi kentlerinde yaşayan insanlara göre çok daha genç kalıp, daha geç yaşlanırlar, daha uzun yaşarlar.

Bu yüzden nefes egzersizleri yapılır; daha derin nefes, daha çok besleyici olur hücreler için. Ancak negatif oksijenin solunmadığı egzersizler bile anlamsız ve boş egzersizlerdir.

Türkiye’de negatif iyon açısından en değerli olan bölge Kaz Dağları’dır ve açık denizlerdir. Deniz kıyıları, rüzgarın, dalganın, şelalelerin, yağışın bol olduğu yerler ve yüksek dağlar negatif oksijen açısından daha elverişli ve sağlıklıdır. Oralarda kendimizi daha huzurlu ve rahat hissetmemizin nedeni eksi iyonlar, yani negatif iyonlardır.

Bu yüzden, şarj olabilmek, dengeye gelebilmek ve hücrelerin içinin oksijenle yıkanabilmesi için, negatif iyon yüklü ve 7.83 herzlik titreşime sahip olan toprak, ağaç, orman, deniz ve suyla şifalanırız. Ve yine aynı nedenle, yani manyetik alanın bozukluğu nedeniyle, AVM’lerde baş dönmesi, içsel baskı, dışarı kaçma isteği ve huzursuzluk hissederiz.

Yine bazik bir bedene sahipseniz, içtiğiniz su ve soluduğunuz hava ile negatif yüklü oksijene, tersi ise, asidik bir bedene sahipseniz, pozitif yüklü oksijene maruz kalmışsınız demektir. Ve bedendeki sıvı ne kadar asitse, kanser dahil tüm hastalıklara o kadar yakınsınız demektir. Acilen suyun ve havanın düzeltilmesi ve hücrelerin alkaliye çevrilmesi gerekir. İçilen suyun bazik ve doğal olması, yani PH’sının 7.8 den fazla olması gerekir. Her fırsatta, yüksek dağlara, sık ormanlara, deniz kenarlarına gidilmeli ve derin nefes egzersizleri yapılmalıdır. Negatif iyonu üreten suyun hareketidir. Şelaleler ve yeraltından çıkan her türlü su canlı, taze ve negatif iyon yüklü oksijen içerir. Su faz değiştirirken, katı, sıvı, gaz hallerine geçerken de canlanır ve negatif yüklenir. Bu sebeple buzdan çözündürülmüş su, kaynak suyu ile aynı değerdedir ve hücre içi suyu ile eşittir. Ayrıca negatif iyon üreten cihazlar da evde kullanılabilir, araştırırsanız bulacaksınız.

Son olarak da evlerinizde ve iş yerlerinizde, kaya tuzundan yapılmış, doğal negatif iyon kaynağı olan lambaları ve aksesuarları kullanmanızı şiddetle tavsiye ederim. Böylece bu sağlıklı iyonlar sayesinde, kapalı ortamdaki pozitif iyonlar kısmen azalırlar. Bu sayede, havadaki toz, bakteri gibi maddelerin yere düşmesine de engel olduğu için, astım, bronşit, koah gibi solunum yolu rahatsızlıkları olanlar bir nebze olsun rahatlayabilirler.

Daha önceki haftalarda anlattığım; labirentteki negatif iyon sayısının 18.500 cm küp olduğu, kanser ve astım hastalarının illaki gitmesi gereken, gerçek bir şifa noktası olan Ravne Tüneli’ne ve Bosna piramitlerine de mutlaka gitmelisiniz…

Mukaddes Pekin Başdil

Araştırmacı-Yazar

Kaynak: Denizli Haber

uyanış aydınlanma mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes pekin başdil mukaddes pekin mukaddes başdil mukaddes mukaddes mukaddes ruhsal rehber kolektif bilinç farkındalık hazartandoğan hakanyedican hakanyılmazçebi abdullahcanıtez bülentgardiyanoğlu ozanpartal sevildeniz cananbekdik cenksabuncuoğlu Bülent Gardiyanoğlu Çağrı Dörter Deniz Egece Zehirli Mikrofon Halil Ata Bıçakçı Erhan Kolbaşı Hasan Hüsnü Eren Prof. Dr. Gazi Özdemir Anette Inserberg Hakan Yedican Ferhat Atik Mustafa Kurnaz Kubilay Aktaş Hazar Tandoğan Alişan Kapaklıkaya Canten Kaya Şanal Günseli Haluk Özdil Binnur Duman Tuna Tüner Eray Hacıosmanoğlu Serpil Ciritci İlhan Berat Yılmam Teoman Karadağ Dr. Ramazan Kurtoğlu Abdullah Çiftçi Abdullah Canıtez Lemurya MU